Pages

25 Nisan 2010 Pazar

Kendimi Tanıyorum-Birey ve Toplum-4.Sınıf Sosyal Bilgiler

Birey Nedir
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert.

Soy Ağacı
Bir ailenin kökenini ve sonraki bireylerini gösteren ağaç biçimindeki çizelge, hayatağacı, °şecere.
Canlı varlıkların akrabalık ilişkilerini gösteren ağaca benzeyen şekil.
Atatürk’ün Kişisel Özellikleri
VATAN SEVERLİĞİ
Vatan sevgisi Atatürk’ün en önemli özelliğidir.Vatanın savunulması için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır.Vatan savunmasını her şeyden önemli ve her şeyden üstün gören Atatürk’ün İstiklâl Savaşının kazanılmasında vatan sevgisi ve Türk milletine olan güveni önemli bir yer tutar.
İDEALİSTLİĞİ
Atatürk’ün en büyük ideali ,Türk Milletinin ‘’ En medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını yükseltmek’’ti.Bir idealist olarak , en kısa zamanda bu hedefe ulaşmak istiyordu.
HAKİKATİ ARAMA GÜCÜ
Hakikati aramak ve hakikati konuşmak Atatürk’ün yöntemiydi.O , akıl ve bilime değer verirdi.Olaylara bir bilim adamı gözüyle bakarak hakikati bulmaya çalışırdı.’’Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.’’derdi
SABIR VE DİSİPLİN ANLAYIŞI
Atatürk önemli düşünceler karşısında önce düşünür , inceler , araştırır ve tartışırdı.Sonra kesin kararını verirdi.Verdiği kararın uygulanma zamanını ise sabırla beklerdi.
İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ
Atatürk olayların gidişini değerlendirerek sonucunu tespit ederdi.Çanakkale Muharebeleri sırasında , düşman donanmasının nerden çıkarma yapabileceğini önceden sezerek gerekli tedbiri alması savaşın sonucunu değiştirmiştir.
AÇIK SÖZLÜLÜĞÜ
Atatürk , doğruyu söylemekten asla çekinmezdi.’’Ben düşündüklerimi ,daima halkın huzurunda söylemeliyim.yanlışım varsa halk beni tekzip eder.’’derdi.
MANTIKLILIĞI
Keskin bir mantık ve zekâ gücüne sahip olan Atatürk ,hayatı boyunca akıl ve mantığa büyük önem vermiştir.Bu özellik onun evrensel devlet adamı olarak tanınmasında büyük bir rol oynamıştır.’’Bizim akıl ,mantık ve zekâ ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir.’’ diyerek ülke sorunlarında mantık ve şuurla hareket edildiğini göstermiştir.
DİNDARLIĞI
Atatürk, Allah’a ve İslam’a inanan samimi bir dindardır. Pek çok sözünde ve tavrında bunu görebilmek mümkündür. Büyük Önder, birçok konuşmasında, samimi ve içten bir şekilde Allah’tan, İslam’dan ve Kuran’dan saygı ve bağlılıkla bahsetmiştir. Hz. Peygamberimizi övmüş ve Türk milletine, gerçek dine sarılmayı ve daha dindar olmayı tavsiye etmiştir.
Atatürk, 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir’deki Paşa Camii’nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere İslam’ın yüceliğini şöyle açıklamıştır:
“Ey millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran’daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, S.93)
ÇOK CEPHELİLİĞİ
Atatürk çok cepheli bir liderdi.O hem fikir hem de hareket adamıdır.Yani bir taraftan Türk inkılabının hazırlayıcısı diğer taraftan da uygulayıcısı olmuştur.Hem düşünen hem de eserler veren Atatürk , çok yönlü bir lider olduğunu göstermiştir.
EĞİTİMCİLİĞİ
Atatürk toplumu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı amaçladığı için milli eğitim ile yakından ilgilenmiştir.O , ‘’ Eğitimdir ki bir milleti ya hür , bağımsız , şanlı , yüce bir toplum olarak yaşatır ; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.
YÖNETİCİLİĞİ
Mustafa Kemal iyi bir yönetici için gerekli bütün özelliklere sahipti.Kibar davranışları , dürüstlüğü ,emir veriş tarzıyla örnek olmuştur.Gerek devlet yönetiminde gerekse askerlik hayatı boyunca hiçbir zaman maceraya yer vermemiştir.Atatürk ‘’Büyük kararlar vermek kâfi değildir.Bu kararları cesaret ve kesinlikle tatbik etmek lâzımdır.’’ diyerek verdiği kararlarda ısrarcı olmuş ve sonucun kendi istediği şekilde çözümlenmesi için uğraşmıştır.

Boşaltım

http://www.fenciforum.somee.com/Resimler/fenresimleri/bosaltim.jpg
BOŞALTIM SİSTEMİ
Boşaltım Sistemimiz Vücudumuzdan Atıkları Uzaklaştırır
Canlılar hayatsal faaliyetlerini yürütebilmek için dışarıdan besin alırlar. Bu besinleri enerji verici, yapıcı onarıcı ve düzenleyici olarak kullanırlar. Besin içeriklerinin hayatsal faaliyetlerde kullanılmasından sonra kalan su, madensel tuzlar, CO2, amonyak, üre ve ürik asit gibi zararlı maddelerin vücut dışına atılmasına boşaltım denir. Boşaltım olayını gerçekleştiren sisteme de boşaltım sistemi adı verilir. Boşaltım sistemi sayesinde sindirim sonucu hücrelerde oluşan artık maddeler, dışarıdan vücuda girmiş olan zararlı maddeler ve yararlı olmasına rağmen hücrelere fazla gelen maddeler vücut dışına atılır.
Vücudumuz için gerekli besin içerikleri, enerji üretimi için, yapım-onarım için ve düzenleyici olarak kullanılır. Bu sırada vücudumuza zararlı olan ve vücudumuzdan uzaklaştırılması gereken bazı atık maddeler de oluşur. Oluşan atık maddeler vücudumuzdan boşaltımda görevli yapı ve organlar tarafından uzaklaştırılır.
Atık Maddeleri Vücudumuzdan Uzaklaştıran Organlar
Böbrekler, akciğerler, karaciğer, deri ve kalın bağırsak atık maddeleri vücudumuzdan uzaklaştıran organlardır. Bu organlar atık maddeleri idrar, solunum, terleme ve dışkı yoluyla atar.  Eğer bu atık maddeler vücudumuzdan uzaklaştırılmadıkları takdirde zehirleyici olabilir. Bunun sonucu olarak vücudumuz görevlerini yerine getiremez. Aşağıdaki şemayı inceleyelim
Deri Vücudumuzdan suyun ve tuzun fazlasını terleme yoluyla dışarı atar.Aynı zamanda bu sayede vücut sıcaklığı da korunmuş olur.
Akciğerler Kan içindeki karbon dioksiti ve suyu soluk verme esnasında vücut dışına atar.
Karaciğer Proteinlerin sindirilmesi sonucunda oluşan zehirli bir maddeyi, daha az zararlı olan üreye dönüştürür.
Kalın bağırsak Su, safra ve besin atıklarının dışkı şeklinde vücuttan atılmasını sağlar.
Böbrekler Kan içindeki zararlı atıkları ve üreyi süzerek idrar şeklinde vücuttan uzaklaştırır.
Boşaltım Sistemimizi Oluşturan Yapı ve Organlar
Besin içeriklerinin hücrelerimiz tarafından kullanılması sonucunda atık maddeler oluşur. Oluşan bu atık maddeler hücrelerimizden kanımıza geçer. Atık maddelerle kirlenmiş kanın vücudumuza zarar vermemesi için bir an önce temizlenmesi gerekir. Bu atık maddeler vücudumuzdan boşaltım yoluyla uzaklaştırılır. Tıpkı fabrikaların zehirli atıkları temizleyerek uzaklaştıran arıtma tesisleri gibi vücudumuzdan atık maddeleri uzaklaştıran ve boşaltım sistemi adı verilen bir sistem vardır.
Boşaltım sistemimiz; böbrekler, üreter, idrar kesesi ve üretradan oluşur. Böbrekler boşaltım sistemimizin önemli organlarından biridir.
Karaciğerin boşaltımdaki görevi: Hücrelerde solunum olayında bazı besinler (proteinler) parçalandığında amonyak denilen ve çok zehirli olan bir sıvı oluşur. Karaciğer, çok zehirli olan amonyağı, daha az zehirli olan üre ve ürik aside çevirerek boşaltıma yardımcı olur.
Karaciğer, yaşlanmış alyuvarlar hücrelerini parçalar ve oluşan atıklarını safra sıvısı ile bağırsaklara göndererek boşaltım yapar.
Böbrekler: Bel omurlarımızın iki yanında yer alan organlarımızdır. Böbreğin şekli fasulyeye benzer. Yaklaşık uzunluğu 10 cm'dir. Böbreklerimizin görevi, vücudumuzun çeşitli faaliyetleri sonucu oluşan atık maddeleri kanımızdan süzerek uzaklaştırmaktır. Kanımızda atık maddelerin yanı sıra karbonhidratların, yağların ve proteinlerin sindirilmesi sonucunda oluşan küçük moleküller ile vitamin ve su gibi yararlı maddeler de bulunur. Öyleyse, böbreklerimizin kanımızı süzerken kanımızın içindeki yararlı maddeleri koruyup atık maddeleri uzaklaştırması gerekir. Peki, böbrekler kanımızı süzerek nasıl temizler? Kanımız, böbreğimizin temel birimi olan nefronlar tarafından süzülerek temizlenir.
Önemli NOT:
*Böbrekler, vücutta yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan su, üre, ürik asit ve madensel tuzlardan oluşan atık maddelerin kandan süzülerek idrar şeklinde vücut dışına atılmasını sağlar. Yani insanlarda boşaltım olayını gerçekleştiren organ böbreklerdir.
*Süzüntüdeki suyun büyük bir bölümü, glikoz ve diğer besin maddeleri öz bölgesindeki toplama kanalcıkları tarafından emilerek tekrar kana geçer. Bu olaya geri emilim denir. Böylece yararlı maddelerin vücut dışına atılması engellenmiş olur. Süzüntüdeki su ve besinler emildikten sonra havuzcukta kalan sıvıya idrar denir
Her bir böbrekte, yaklaşık bir milyon nefron bulunur.
Nefronlar boşaltım maddelerini kandan süzer ve idrar oluşumunu sağlar, böylece kanımızı temizler. Peki, böbreklerimiz idrarı nasıl oluşturduğunu biliyor musunuz?
1. Kan, böbrek atardamarları yoluyla böbreklere gelir ve nefronlarda süzülür.
2. Kan içindeki yararlı maddeler, süzülme sırasında nefronlarda emilir ve tekrar kana geçer.
3. Süzülerek temizlenen bu kan, böbrek toplardamarı ile böbreklerden çıkar.
4.Süzülmeden sonra kalan tuzun ve suyun fazlası ile üre idrarı oluşturur.
5.Oluşan idrar, üreterde ve idrar kesesinde toplanır.
6.İdrar üretra ile vücuttan dışarı atılır.
Önemli NOT:
*Vücudumuzda boşaltıma yardımcı olan organlar: Terleme yolu ile atık maddeleri vücuttan uzaklaştıran DERİ, Solunum sonucu atık karbondioksit v su buharını atan AKCİĞER, bazı maddelerin parçalanması sırasında oluşan zehirli maddeleri sindirim kanalına boşaltan KARACİĞER
*Kanımız böbreğimizin temel birimi olan nefronlar tarafından süzülerek temizlenir. Böbreklerimizin kanımızı süzerek atıkları idrar şeklinde uzaklaştırır.
*Vücuda pompalanan kan, karaciğere gelir ve kandaki amonyak, üre ve ürik aside çevrilir. Kan daha sonra böbrek atardamarı ile böbreklere gelir. (Böbrek atardamarı, aorttan ayrılan damarlardan biridir.)Böbreklere gelen kirli kandaki su, üre, ürik asit ve madensel tuzlar, kabuk bölgesindeki nefronlar tarafından süzülür. Süzülen ve temizlenen kan, böbrek toplardamarı ile böbreklerden uzaklaştırılır.
*Dışkılama: Sindirilmeyen besinlerin sindirim sisteminden atılması olayıdır. Boşaltım olayı değildir.
*Damlama: Nemli havalarda sabahın erken saatlerinde bitkilerin yaprakları üzerinde su damlacıkları görülür. Bitki attığı bu su damlacıkları sayesinde bitkideki fazla su ve mineraller bünyesinden atılır.
*Bitkiler boşaltımı; su ve karbondioksiti yaprak gözeneklerinden ve yaprak dökümü ve köklerden ise fazla su ve madensel tuz boşaltımı yapar.
*Tek hücrelilerde ( Amip, öğlana, paremezyum gibi)  boşaltımı hücre zarından yaparlar
*Tek delikliler: Kurbağa, balık, sürüngen ve kuşlarda boşaltım ve üreme  tek bir açıklıktan yapılır. Buna göre bu delikten sperm, dışkı, yumurta çıkar.
*Memeli erkeklerde: İdrar ve sperm aynı delikten dışkı ayrı delikten atılır.
*Memeli dişiler: İdrar, dışkı ve yumurta 3 ayrı delikten atılır.
Boşaltım Sisteminin Sağlığı ve Korunması :

1- Yeterli miktarda sıvı alınmalıdır. (Böbreklerin rahat çalışması için bol sıvıya ihtiyacı vardır. Alınan sıvı miktarı sıcak ve kuru havalarda arttırılmalıdır. Günlük en az 2 litre su alınmalıdır.)
2- İdrar uzun süre tutulmamalıdır. (Böbrek taşları oluşabilir).
3- Böbrekler ve idrar yolları soğuktan korunmalıdır. (Böbrek sağlığı için).
4- Aşırı acı ve baharatlı yiyecekler yenilmemelidir.
5- Düzenli banyo yapılmalıdır. (Derideki gözeneklerin açılması için).
6- İçilen su ve yenilen besinler temiz olmalıdır.
7- Böbrek iltihabı rahatsızlıklarında tedavi yarıda kesilmemeli ve ilaçlar zamanında alınmalıdır.
8- Diş çürükleri ve boğaz iltihabı hemen tedavi ettirilmelidir. (Çürük veya iltihaba yol açan mikroorganizmalar, kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir.)
9- Kişisel temizliğe dikkat edilmelidir.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim-Besinlerin sindirimi

Sindirim neye denir?
Besinlerin çeşitli organlarımızda parçalanarak kana geçebilecek değişime uğramalarına. sindirim denir. Sindirim ağızda başlar. an üste biter.

* Sindirim organlarımız nelerdir?
- Ağız.
- Yemek borusu .
- Mide
- ince bağırsak.
- Kalın bağırsak.

* Ağzın sindirimdeki görevi nedir?
Ağızda dil, diş ve tükrük bezleri bulunur. Besinler ağızda önce dişler tarafından parçalanır. sonra tükrük salgılarıyla ıslanır. daha sonra dil tarafından ağız içinde çevrilerek yutağa yollanır. Ağzımızın içinde bulunan dil kas dokudan yapılmıştır. Değişik yönlere hareket edebilir. Dilimiz konuşurken ve yemek yerken işimize çok yarar. Dilimizin üzerinde irili ufaklı çıkıntılar vardır. Bu çıkıntılar yiyeceklerin tadına almamıza yardım eder.

* Yutağın sindirimdeki görevi nedir?
- Dilin toplayıp attığı besinler yutak denilen bölüme gelir.
- Yutak bu lokmaları yemek borusuna iletir.

* Yemek borusunun sindirimdeki görevi nedir?
- Yemek borusu yutak ile mide arasında bulunan 20 - 2 S cmlik bir borudur. Besinlerin mideye iletilmesinde işe yarar.

* Midenin sindirimdeki görevi nedir?
- Midenin sindirimdeki görevi büyüktür.
- Mide kuvvetli kasları sayesinde çeşitli yönlere kasılıp gevşeme hareketi yaparak mideye gelen besinleri çalkalar, yoğurur, bulamaç hôline getirir.

* Midenin özellikleri nelerdir?
- Mide. karın boşluğunun sol üst kısmında bulunur.
- Sindirim borusunun en geniş kısmıdır.
- Çaydanlık biçimindedir.
- iç yüzeyi çok girintili ve çıkıntılıdır.
- İsteğimiz dışında. durmadan çalışır.
- Mide, bulamaç hôline gelen besinleri ince bağırsağa gönderir.

* İnce bağırsağın görevleri nelerdir?
- İnce bağırsağın iç yüzeyinde bulunan kadife tüyü gibi ince tüycükler besinlerin kana geçmesini sağlar.
- İnce bağırsağın ilk kısmına onikiparmak bağırsağı da denir. ince bağırsak karın boşluğunda bulunur. Uzunluğu yaklaşık 6-7 metredir. ince bağırsaktan sonra kalın bağırsak gelir.

* Kalın bağırsağın görevleri nelerdir?
Kalın bağırsakta sindirim olmaz. Sindirilmiş besinlerdeki suyu emerek kana karıştırır. Kalan artıkların anüs yoluyla dışarı atılmasını sağlar.

* Sindirim sistemine yardımcı olan organlar nelerdir?
- Tükrük bezleri, pankreas ve karaciğer sindirime yardımcı olan organlardır.
- Tükrük bezleri; besinlerin ıslatılmasını ve pişmiş nişastanın sindirimini sağlar.
- Pankreas; ince bağırsağa salgı dökerek besinlerin erimesini sağlar.
- Karaciğer ise kandaki fazla şekeri depolayarak vücuttaki kan şekerini ayarlar.

* Karaciğer nasıl bir organdır?
- Karaciğer karın boşluğunda midenin sağ üst kısmında yer alır.
- Koyu vişne rengindedir. Vitamin. mineral ve yağları depo eder.
- Kullanılan ilaçların zararlı etkilerini önler.

* Sindirim sisteminin sağlığını korumak için ne yapmalıyız?
- Yağlı yiyeceklerden sakınmalıyız.
- Kızarmış yiyecekler yememeliyiz.
- Yiyecekleri iyice çiğnemeliyiz.
- Aşırı yemek yememeliyiz.
- Çok soğuk. çok sıcak. çok acı, çok ekşi besinlerden kaçınmalıyız.
- Çeşitli besinler yemeliyiz.
- Midemizi üşütmemeliyiz.
- Her gün spor yapmalıyız.

* Sindirim sistemi hastalıkları nelerdir?
- Ülser.
- Tifo.
- Dizanteri,
- Kolera.
- ishal gibi hastalıklar sindirim sistemi hastalıklarıdır.

* Bağırsak parazitleri (asalaklar) nelerdir?
- Bağırsak solucanı.
- şerit (tenya).
- kıl kurdu
- kancalı kurt gibi asalak hayvanlar sindirim borusuna yerleşerek sindirim bozuklukları yaparlar.
Bu hayvanlar asalak yaşadıkları için yani hazır besini yedikleri için. bunlara asalak ya da parazitler denir.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim-Besinlerin gerekliliği ve dengeli beslenme


http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/267903.jpg
Canlılık faaliyetlerinin devamı için hücrelerin enerjiye ihtiyacı vardır. Canlılar ihtiyaçları olan enerjiyi yedikleri besin maddelerinden sağlarlar. Vücudumuzdaki hücreler; büyüme, gelişme ve aşınan yerlerin onarılması faaliyetlerini sürdürür. Tüm bu olaylar için vücudumuz dışarıdan bazı maddeler almalıdır.
 Vücudumuzun canlılık faaliyetlerini devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu ve dışarıdan aldığı maddelere besin, besinleri alıp yemeye de beslenme denir.
 Besinler sindirim organlarında hücre zarından geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılır ve kan yoluyla hücrelere taşınır. Hücreler besinleri çeşitli yaşamsal olaylarda kullanır. Her besin, hücrelerde değişik görevleri yerine getirir.
 Besinlerin bir kısmı bitkilerden elde edilir. Bitkilerden elde ettiğimiz besinlere bitkisel besinler denir. Patates, buğday, sebze ve meyveler bitkisel besinlerdendir.
 Et, yumurta, süt gibi besinler hayvanlardan elde edilir. Bu besinlere ise hayvansal besinler denir.
 Besinler vücudumuzda enerji verme, yapıcı onana olma ve düzenleyicilik yapma gibi görevleri yerine getirir. Besinleri vücudumuzdaki görevlerine göre aşağıdaki gibi gruplandırırız.
 Enerji Verici Besinler: Karbon hidratlar, yağlar, proteinler
 Yapıcı Onarıcı Besinler: Proteinler, yağlar, madensel tuzlar, su
 Düzenleyici Besinler: Madensel tuzlar, su, vitaminler
Besin Grupları
Enerji Verici Besinler
Başlıca enerji verici besinler karbon hidratlar, yağlar ve proteinlerdir.
Karbon hidratlar: Şeker ve şekerli yiyeceklerle patates, tahıl ve unlu gıdalarda bulunan nişasta, karbon hidratlar grubuna giren besinlerdir.
Yağlar: Tereyağı, içyağı, kuyruk yağı gibi hayvansal yağlarla; zeytin, ayçiçeği, fındık ve susam gibi bitkilerde bulunan yağlardır. Hücreler enerji elde ederken, önce karbon hidratları kullanır. Bittiğinde yağları kullanır.
Proteinler: Daha çok etin yapısında, süt ve yumurta ile baklagillerde, bir miktar da diğer besinlerde bulunur. Hücrelerde karbon hidrat ve yağ olmadığında yakılarak enerji elde edilir.

Yapıcı Onarıcı Besinler
Bir binanın tuğla ve harç gibi maddeleri ne ise vücudumuz için de yapıcı onarıcı maddeler aynıdır. Yapıcı onarıcı maddeler; proteinler, yağlar, madensel tuzlar ve sudur.
Proteinler: Esas görevleri yapıcı ve onarıcılıktır. Hayvansal besinler, bitkisel besinlere göre daha fazla protein içerir.
Madensel Tuzlar: Madensel tuzlar en çok kemiklerin ve dişlerin yapısında bulunur. Madensel tuzlar; bitkisel ve hayvansal besinlerin yenmesiyle, bir miktarı da suyla vücuda alınır.
Su: Açlığa 7-8 gün, susuzluğa 3-4 gün dayanabiliriz. Ağırlığımızın %65-70'i sudur. Vücudumuzdaki suyun %10'u eksilirse yaşamımız tehlikeye girer, %20'sinin kaybı ise ölüme neden olur.
Suyun en önemli özelliği; içerisinde tuz, şeker gibi bazı maddeleri çözebilmesidir. Bir günlük su ihtiyacımız 1,5 - 2,5 litre kadardır. Bu miktar, iklime ve yediğimiz besinlere göre değişebilir. Alınan suyun çoğu, ter ve solunum yoluyla dışarı atılır.

Düzenleyici Besinler
Vücudumuz canlılığını devam ettirdiği sürece, çeşitli yaşamsal olayların düzenli bir şekilde devam etmesi gerekir. Düzenleyici besinler vücudumuzdaki yaşamsal olayları düzenlemekten sorumludur. Düzenleyici maddeler su, madensel tuzlar ve vitaminlerdir. Yapı maddesi olarak görev yapan su, vücudumuzda düzenleyici olarak da görev yapar.

Vitaminler
Sağlıklı yaşamamız, yediğimiz besinlerin içinde yeterince vitamin bulunmasına bağlıdır. Vitamin eksikliği, insanda önemli hastalıklara neden olur. Vitaminler hemen hemen her türlü besinde bir miktar bulunur. Vitaminlerin miktarı taze besinlerde daha fazladır. Çünkü bekleyen besinlerde vitaminlerin bir kısmı parçalanıp bozulur. Vitaminler enerji verici besin maddelerinin yakılması sırasında tutuşturmayı kolaylaştırıcı etki yapar.
A Vitamini: Büyüme ve gelişmeyi düzenler, zayıf ışıkta görebilmeyi sağlar. Yeşil sebzelerde, havuçta, balık etinde, karaciğerde, yumurta ve sütte bulunur.
B Vitamini: Kalp ve sinirlerin düzenli görev yapmasından sorumludur. Buğday, pirinç gibi tahıllarla karaciğerde bulunur.
C Vitamini: Diş etlerinin sağlıklı olmasına yardım eder. Vücudun hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar. Yeşil sebzelerde, portakal ve limonda bulunur.
D Vitamini: Kemik gelişimini düzenler, dişlerin sağlam ve kuvvetli olmasına yardım eder. Balık yağında, yumurta sarısında ve karaciğerde bulunur.
Yukarıdaki vitaminlerden başka E ve K vitaminleri de vardır.
DENGELİ VE YETERLİ BESLENMENİN ÖNEMİ
Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi, vatandaşlarımızın beslenme konusunda bilinçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla “Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi”ni hazırlamıştır. Rehberde, her gün alınması gereken temel besinler, yandaki dört yapraklı yonca şekli üzerinde gösterilmiştir. Yoncanın her bir yaprağı bir besin grubunu göstermektedir. Her bir besin grubu ve bunların vücudumuz için önemi aşağıda belirtilmiştir.
SÜT GRUBU
Süt yoğurt, peynir ve süt tozu gibi sütten yapılan besinlerdir. Bu besinler kalsiyum minerali ve yağ içerir. Yetişkinlerin günde iki, çocukların ve gençlerin ise üç-dört porsiyon süt ve süt ürünü tüketmeleri gerekir. (Bir orta boy su bardağı süt veya yoğurt ile iki kibrit kutusu büyüklüğündeki peynir bir porsiyondur.)

 Vücudumuz İçin Önemi
• Süt ürünlerinde bulunan kalsiyum, kemiklerimizin ve dişlerimizin sağlıklı gelişmesini sağlar.
• Hücrelerimizin çalışmasında önemli rol oynar.
• Yoğurt yemek ve tuzlu ayran içmek, ishal tedavisinde hayati önem taşır.
ET, YUMURTA VE KURUBAKLAGİL GRUBU
 Et, tavuk, balık, yumurta, kuru fasulye, nohut, mercimek, ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlu besinler bu grupta yer alır. Bu besinler protein, mineral, vitamin, yağ ve karbonhidrat içerir. Et, yumurta ve kurubaklagil grubundan günde iki porsiyon alınmalıdır.
Bu besinlerin her gün tüketilmesi gereken miktarları şöyledir:
- Et, tavuk, balık vb. 50-60 g (iki ızgara köfte kadar)
- Kuru baklagiller 90 g (bir çay bardağının alabileceği kadar)
- Yumurta haftada üç-dört adet

Vücudumuz İçin Önemi
• Büyümeyi ve gelişmeyi sağlar.
• Hücrelerimizin yenilenmesini ve dokularımızın onarımını sağlar.
• Kan yapımında görevli önemli besin içeriklerini sağlar.
• Sinir ve sindirim sistemlerimiz ile derimizin sağlığında görev alan besin içerikleri en çok bu grupta bulunur.
• Hastalıklara karşı direncimizi artıran besin içeriklerini sağlar.
• Özellikle protein ihtiyacının arttığı bebeklik ve çocukluk dönemlerinde, bu gruptaki besin içeriklerinin alınması önemlidir.
SEBZE VE MEYVE GRUBU
Bitkilerin yenebilen her türlü kısmı, sebze ve meyve grubu altında toplanır. Sebze ve meyvelerin içeriklerinin önemli bir kısmını su oluşturmaktadır. Bunun yanında mineral ve vitamin bakımından zengindir. Sebze ve meyve günde en az beş porsiyon (Bir orta boy elma, muz, portakal veya iki fincan pişmiş sebze bir porsiyondur.) sebze ve meyve tüketmemiz gerekir.
Vücudumuz İçin Önemi
• Hücrelerimizin yenilenmesini ve dokularımızın onarımını sağlar.
• Büyümemize ve gelişmemize yardım eder.
• Deri ve göz sağlığımız için önemlidir.
• Diş ve diş eti sağlığımızı korur.
• Hastalıklara karşı direncimizi artırır.
• Kalp-damar hastalıklarının ve bazı kanser türlerinin oluşma ihtimalini azaltır.
• Bağırsaklarımızın düzenli çalışmasına yardımcı olur.
• Vücuda zararlı maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
EKMEK VE TAHIL GRUBU
Buğday, pirinç, mısır, çavdar ve yulaf gibi tahıllar ve bunlardan yapılan ürünler bu grup içinde yer alır. Bu besinler vitamin, mineral, protein, yağ ve karbonhidrat içerir. Tahıl ürünleri günde altı porsiyon tüketilebilir. (Bir dilim ekmek veya dört yemek kaşığı pilav bir porsiyondur.)

Vücudumuz İçin Önemi
• Vücudumuzun enerji kaynağıdır.
• Çavdar ve yulaf gibi lif içeriği yüksek olan besinlerin tüketimi, bağırsaklarımızın düzenli çalışmasını sağlar.
Yeterli ve dengeli beslenebilmek için dört farklı besin grubundaki bu yiyeceklerden her gün yeteri kadar tüketmeliyiz. Besin gruplarında yer alan herhangi bir besin içeriğinin yetersiz alınması durumunda, vücutta o besin içeriğinin görevi yerine getirilemez. Bunun sonucunda da vücudun çalışması aksar ve bazı hastalıklar ortaya çıkar. Sağlığımızı korumanın ve hastalıkları önlemenin temel şartı yeterli ve dengeli beslenmektir

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim-Kanın vücutta dolaşımı

Dışarıdan alınan besinler ve oksijen vücudumuzun her yerine taşınır.
Vücut besinleri oksijenle beraber tüketir.
Bunun sonucunda atık maddeler ve karbondioksit boşaltım organlarına taşınır.
Bu taşıma olayına boşaltım denir.
Boşaltım organlar arasındaki madde iletimini sağlar.
Taşıma sıvısı kandır.kan,kalpten pompalandıktan sonra bütün vücudu dolaşı tekrar kalbe geri döner.
Dolaşım elemanları kan,kalp ve damarlardır.
Kan
Sindirilmiş besinleri ve oksijeni vücudun her yerine taşır.
Karbondioksiti ve zararlı maddeleri akciğere ve böbreklere taşır.
İçinde besin ve oksijen olan kana temiz kan denir.
Karbondioksiti fazla olan besini az olan kana da kirli kan denir.
Kanın içinde kan serumu ve üç farklı yapı bulunur.
Kan serumu kanın sıvı kısmıdır,görevi sindirilmiş besinleri vücuda taşır.
Kanın yapısında alyuvarlar,akyuvarlar ve kan pulcuları olamak üzere şekilleri ve görevleri farklı olan yapılar bulunur.bu yapılar kırmızı kemik iliğinde üretilir.
a) Alyuvarlar:
Kırmızı renktedir.oksijen ve karbondioksit taşır.
b) Akyuvarlar:
Beyaz renkli yapıdadır.vücudu mikroplara karşı korur.
c) Kan pulcukları:
Bir yerimiz kesildiğinde kanı pıhtılaştırarak kan kaybını önler.

*****************KALP******************
Göğüs kafesi içinde iki akciğer arasına yerleşmiş bir organdır.
Şekli sivri ucu aşağı doğru olan bir koniye benzer.yaklaşık olarak yumruğumuz biyikliğindedir.
Kırmızı kaslardan yapılmış olup isteğimiz dışında çalışır.
Kalp üstte iki kulakçık altta iki karıncık olmak üzere dört odacıktır.
Kalbe kan getiren damarlar kulakçıklara açılır.
Vücuda kan taşıyan damarlar ise karıncıklardan çıkar.
Kalbin sol tarafında temiz kan ,sağ tarafında kirli kan bulunur.
Kalp kanı pompalayarak vücutta dolaşımını sağlar.

************Kan Dolaşımı***********
Kalbin çalışması kasılıp gevşeme şeklinde olur.
Kulakçıklar ve karıncıkların sıra ile kasılıp gevşerler.
İki karıncık kasılırken iki kulakçık da gevşerler. Bu dakikada 70-80 kere tekrar eder.
Kulakçıkların kasılması ile sol karıncıktan temiz kan vücuda, sağ karıncıktan kirli kan temizlemek için akciğere gider.
Aynı anda gevşeyen kulakçıklardan, sol kulakçığa akciğerden gelen temiz kan , sağ kulakçığa vücuttan gelen kirli kan dolaşır.
Bu temiz ve kirli kan kulakçıkalrın kasılması ile gevşeyen karıncıklara dolar.
Yaşadığımız süre zarfında kanın vücutta dolaşımı devam eder.

*******************Damarlar*********************
Vücudumuzda üç çeşit damar bulunur.
Bunlar atardamar,toplar damar ve kılcal damarlardır.
A) Atardamarlar
Karıncıktan çıkan ve kalpten vücuda kan taşıyan damarlardır.
Sol karıncıktan çıkan atardamar temiz kanı vücuda taşır.
Sağ karıncıktan çıkan atardamar kirli kanı temizlemesi için akciğere taşır.
B) Toplardamar
Kulakçıklara açılan ve vücuttan kalbe kan taşıyan damardır.
Sol kulakçığa açılan toplardamar akciğerde temizlenen kanı kalbe taşır.
Sağ kulakçığa açılan toplardamar ise vücutta kirlenen kanı kalbe taşır.
C) Kılcal damarlar:
Atar ve toplar damarlar arsında yer alan ince damarlardır.
Vücudumuzu bir ağ gibi sarar.
Vücut ile kan arsındaki madde alışverişi kılcal damarlarda gerçekleşir.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim-Soluk alıp verme nasıl olur?

http://egitek.meb.gov.tr/dersdesmer/son_deney/deneyler/deney46_dosyalar/image002.jpg
Diyafram: Soluk alıp verme olayında görevli yapılardan biri diyaframdır. Diyafram, akciğerlerin çalışmasını destekleyen güçlü bir kastır.
Soluk Alma: Yandaki şekilde görüldüğü gibi diyafram, soluk aldığımız zaman kasılarak düzleşir ve akciğerlerin tabanını aşağıya doğru çeker. Bu sırada kaburgaların arasında bulunan kaslar kasılarak göğüs kafesinin genişlemesine yardımcı olur. Böylece akciğerler soluk borusundan gelen havayı içine alır.
Soluk Verme: Diyafram ve kaburga kasları gevşediği anda göğüs kafesi daralır. Akciğerler eski hâline döner. Böylece akciğerlerdeki hava da dışarı çıkmış olur. Bu olay yandaki şekilde görülmektedir.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim-Kasların Yapısı ve Görevleri-4.Sınif

http://www.depremibilenadam.com/images/kaslar.jpg
iskeleti oluşturan kamikler ve eklemler kendi başalrına hareket edemezler.
kemiklerin eklem yerlerinden hareket etmesini sağlayan kaslardır.
iskeltle birlikte vücuda asıl şekil vere kaslardır.
a) kasların görevleri :
vücudun şeklini belirler
kemiklerin hareket etmesini sağlar.
b) kasların yapısı :
lifli bir yapıya sahiptirler
istemli ya da istemsiz çalışırlar.
kasılıp gevşeyebilirler.
kasılırken boyları kısalır.
Harekette İskelet ve Kas İlişkisi :
kaslar kemiklere bağlıdır.
kasların kasılıp gevşemesiyle kemikler eklem yerlerinden hareket edebilirler.
bir cismi elle kadırdığımızda kol kaslarının incelenesi buna en güzel örnektir.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim-Destek ve Hareket Sistemi-4.Sınıf

http://www.dersdestek.com/deneme/dersler/fenbilgisi/fenbilgisi4/unite1/iskelet.gif
*****Destek ve hareket*****
Çevremizdeki canlılara baktığımızda hepsinin hareket ettiğini görürüz.
Canlıların ortak özelliklerinden biri de hareket etmektir.
İnsanın hareketini sağlayan yapılar; iskelette yer alan bazı kemikler, kemikleri saran
Kaslar ve de eklemledir.
1.iskelet:
Kemiklerden oluşan ve eklemlerle bağlanan güçlü destek yapıya iskelet denir.
Kemik çeşitleri:
Yetişkin bir insanın iskeletinde yaklaşık olarak 206 kemik bulunur.
İskeleti oluşturan kemikler şekil ve büyüklük bakımından farklıdır.
Bu kemikler uzun,kısa ve yassı kemikler olmak üzere üç çeşittir.
Uzun kemikler :
İki ucu şişkin,boyları uzun,silindirik şekili kemiklerdir.
Kol ve bacaklarda bulunur.
Koldaki pazu kemiği,bacağımızdaki uyluk kemiği uzun kemiklerdendir.
Kısa kemikler :
Boyları kısa kübik kemiklerdir.
El ve ayak bilek kemikleri ile omurlar kısa kemiklere örnektirler.
Yassı kemikler :
Kalınlığı az,levha şeklindeki kemiklerdir.
Kafatsı kemiği,kalça kemiği,kaburgalar ve göğüs kafesi kemiği yassı kemiklerdir.
Kemiğin yapısı :Kemiklerin dışı beyaz renkli olup kemik zarı ile örtülüdür.
Kemik zarı kemiğin enine kalınlaşmasını sağlar.
Kırılma ve çatlamalarda kemiği korur.
Kemik zarının altındaki sert tabaka kemiğin sağlamlığını sağlar ve kemiğe şekil verir.
Uzun kemiklerin ortasında sarı ilik bulunur.
Uzun kısa ve yassı kemiklerde kemik zarı sert kemik ve süngerimsi kemik bulunur.
Yalnız uzun kemiklerde kemik kanalı ve sarı ilik bulunur.
İskeletin yapısı :
İskeletimiz dört temel bölümden oluşur.
A) Kafatası
B) Omurga
C) Göğüs kafesi
D) Kollar ve bacaklar
A) Kafatası :Kemikler birbirine sıkıca bağlanmıştır.
Yalnız alt çene kemiği yarı oynardır.
Beyin kafatası içinde bulunur ve korunur.
B) Omurga :
Omur adı verilen 33 tane kemiğin arka arkaya dizilmesiyle oluşur.
Omurganın içindeki kanaldan omurilik geçer
Boynun bitimindenkuyruk sokumuna kadar uzanan kemiklerdir.
C) Göğüs kafesi :Sırt omurları,12 çift kaburga kemiği ve göğüs kemiğinden oluşur.
Kalp ve akciğer göğüs kafesinin içinde bulunur ve korunur.
D) Kollar ve bacaklar :
Hareketimizin büyük bir kısmını bu kemiklerle yaparız.
Kole bacaklar gövde iskeletine kemik köprülerle bağlanır.
Not :
Kollarda pazu,dirsek,ön kol,el bilek,el tarak ve parmak kemikleri bulunur.
Omuz kemikleri ile gövde iskeletine bağlanır.
Not 1 :
Bacaklarda uyluk diz kapağı baldır kaval ayak bilek topuk  ve parmak kemikleri bulunur.kalça iskeleti ile gövde iskeletine bağlanır.
2.**********eklem*********
Kemiklerin birbirine bağlandığı yere eklem denir.
Eklemler olazsa hareket edemez ve dik dururduk.
Hareket etme yeteneğine göre 3 grupta yoplayabiliriz.
A) Oynar eklemler:Bu eklemler kol ve bacak kemikleri arasında bulunur.
Kol ve bacak kemikleri gövde iskeletine oynar eklemlerle bağlanır.
B) Yarı oynar eklemler :
Omurgayı oluşturan omurlar arası eklemler ile alt çene kemiği yarı oynardır.
C) Oynamaz eklemler :
Kafatsı kemikleri,kalça kemikleri,birbirine oynamaz eklemlerle bağlıdır.
3.  **** iskeletin görevleri****
1. Vücuda şekil verir.
2. Vücudun dik durmasını sağlar
3. Eklem ve kaslarla birlikte hareketi sağlar.
4. Kan hücrelerini üretir.
5. İç organları dış etkenlerden korur.
6. Bazı mineralleri depolar.

2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı İlköğretim 1.Dönem 1.Veli Toplantı

2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı 1.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı 2.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı 3.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı 4.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı 5.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı 6.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
2009-2010  Eğitim-Öğretim Yılı 7.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı 8.Sınıf 1.Dönem 1.Veli Toplantı Tutanağı
http://rapidshare.com/files/157511745/8.s.1.d.1.veli.doc.html

2009 - 2010 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8.SINIF PERFORMANS ÖDEVLERİ

  • Maddelerin hal değiştirmesi sırasında hangi özelliklerinin değiştiğini araştırınız.
  • Kimyasal bağları gösteren bir kavram haritası hazırlayınız.
  • Emniyet kemeri ile kovalent bağ arasındaki benzerliği anlatan bir kompozisyon yazınız.
  • Kürdan ve oyun hamuru kullanarak basit bir su molekülü modeli yapınız.
  • Elementlerden iyonik bağlı bileşiklerin nasıl oluştuğunu gösteren bir şema hazırlayınız.
  • Çevremizde gerçekleşen kimyasal tepkimelere örnekler veriniz.
  • Fiziksel ve kimyasal değişikliklerle ilgili 20 test sorusu hazırlayınız.
  • Fiziksel ve kimyasal değişimleri gösteren bir deney düzeneği hazırlayınız.
  • Kütlenin korunumu kanununu araştırınız.
  • Kimyasal tepkime çeşitleri nelerdir araştırınız.
  • Kimyasal tepkimelerin denkleştirilmesi ile ilgili 10 tane problem çözme.
  • Tepkimelerde ısı alış verişini gösteren bir deney tasarlama.
  • Asitler,bazlar ve tuzların günlük hayatta kullanım alanlarına örnekler verme.
  • Asitler , bazlar ve tuzların özelliklerini bir tablo halinde gösteriniz.
  • İndikatör nedir?Kırmızı lahanadan nasıl bir indikatör yaparız.
  • pH metrenin özelliklerini anlatan bir poster hazırlayınız.
  • Asitler, bazlar ve tuzlarla ilgili 20 tane test sorusu hazırlayınız.
  • Çevrenizde bulunan enerji kaynaklarını araştırınız.
  • Oksijen ve karbondioksit gazları tüketilmelerine rağmen günümüze kadar bitmeyiş nedenini araştırınız.
  • Bir gün içerisinde yediğiniz besinleri gruplandırarak kalori miktarlarını yazınız.
  • ATP nedir nasıl elde edilir araştırınız.
  • Canlıların solunum organlarını gösteren bir poster hazırlayınız.

2009- 2010 EĞİTİM ÖĞETİM YILI 7.SINIF PERFORMANS ÖDEVLERİ

http://img402.imageshack.us/img402/1099/300pxdigestivesystemdia.png
1- Sindirim sistemi organları ile ilgili poster yapımı
2- Duyu organları ile ilgili poster hazırlama    
3- Periyodik cetveli yapımı 
4-Enerji türleri ile ilgili poster hazırlama
5-Eğik düzlem yapımı
6-İlk 20 elementten birisinin sembolünü fayans üzerine resimle  çizme.
7- İlk yirmi element ve simgeleri ile ilgili poster hazırlama    
8- Sürtünme kuvvetinin olumlu ve olumsuz yönleri ile ilgili pano hazırlama
9-Oyun hamurundan boşaltım sistemi yapımı

2009- 2010 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 6.SINIF PERFORMANS ÖDEVLERİ

http://badassmofos.files.wordpress.com/2009/04/curie.jpg
1-Sınıfında bulunan erkek ve kızların boy grafiklerini çizme.
2-Çiçekli bir bitkinin çiçeğinin bölümlerini bir karton üzerine yapıştırarak tanıtma.
3-Madde, cisim,katı,sıvı ve gaz kavramlarını birbiriyle ilişkilendiren bir      kavram haritası hazırlama
4-Suyun molekül yapısını gösteren bir maket tasarlayınız.
5-Dinamometre yapımı
6-Dalton, Madam Curie ve Becquerel ‘in yaşam öykülerini gösteren bir poster hazırlayın.
7-Tozlaşma olayının resimle anlatılması.
8-Başkalaşım geçiren bir hayvanın başkalaşım dönemlerinin  resimle anlatılması.

İnsanda üreme, büyüme ve gelişme

http://img295.imageshack.us/img295/5048/sperm22442e7ic8.jpg
Üreme: Canlılar nesillerini devam ettirbilmek için yeni bireyler oluşturmalarına denir.
Dişi üreme hücrelerine yumurta ,Erkek üreme hücrelerine sperm denir.
YUMURTA HÜCRESİ:
  • Dişi üreme hücresidir.
  • yumurtalıkta üretilir.
  • Yumurta hücresi büyüktür.
  • hareketsizdir.
  • Sitoplazması boldur.
SPERM HÜCRESİ:
  • Erkek üreme hücresidir.
  • testislerde üretilir.
  • Çok küçüktür.
  • kamçısı olduğundan dolayı hareketlidir.
  • Sitoplazması azdır.
DİŞİ ÜREME ORGANLARI
1) YUMURTALIK: 2 tanedir.yumurtanın üretildiği yerdir.
2)YUMURTA KANALI: Yumurtayı yumurtalıktan döl yatağına taşır.döllenmenin gerçekleştiği yerdir.
3) DÖL YATAĞI:Anne karnında bebeğin büyüyüp geliştiği yerdir.
4)VAJİNA: Ãœreme sisteminin dışa açıldığı kısımdır.
ERKEK ÜREME ORGANLARI
1)TESTİS:2 Tanedir.Spermlerin üretildiği yerdir.
2)SALGI BEZLERİ: Spermlere kaygan bir ortam oluşturarak kayganlık verir.
3)SPERM KANALI:Spermleri testislerden penise taşır.
4)PENİS:Spermlerin ve idararın dışarı atıldığı kısımdır.
YUMURTANIN DÖLLENMESİ VE GELİŞİMİ
Döllenme: Yumurta ve spermin birleşmesi olayıdır.
Zigot: yumurta ve spermin birleşmesi olayıdır.
İnsanlarda iç döllenme iç gelişme görülür.
Embriyo: Anne karnındaki 0-2 aylık canlıdır.
Fetüs: Anne karnındaki 2-9 aylık canlıdır.
Anne adayının dikkat etmesi gerekenler
  • Yeterli ve dengeli beslenmelidir.
  • Radyasyondan uzak durmalıdır.
  • sigara ve alkol kullanmamalıdır.
  • Doktor kontrolü dışında ilaç kullanmamalıdır.
  • Egzersizler yapmalıdır.
  • Kalsiyum fosfor gibi bebek gelişiminde gerekli besinler almalıdır.
  • Sıcak havadan kaçınmalıdır.
Bebek anne karnında besinleri ve oksijeni göbek kordonu(plesenta)ile alır,atıkları yine burdan atar.
Büyüme: İnsanda boy ve kilo artışıdır.
olgunlaşma: Yapı ve organların belirli görevleri yapabilecek duruma gelmesidir.
gelişme: Büyüme olgunlaşma ve öğrenme sonucu oluşur.

Canlılık hücreyle başlar ile ilgili test soruları

1)Hücrede taşıma görevi yapan organe hangisidir?
A) Kloroplast        B)Golgi aygıtı           C)Endoplazmik retikulum        D) Ribozom
2)Aşağıdakilerden hangisi hücre duvarına ait bir özelliktir?
A) Tüm hücrelerde bulunur.                       B)Temel maddesi selülozdur.
C)Seçici geçirgendir.                                  D)Canlı yapıdadır
3)Hücrede oksijenli solunumun yapıldığı yer neresidir?
A) Zar     B) Sitoplazma     C) Çekirdek     D) Mitokondri
4)Mikroskopta bir öğrenci bitki hücresini inceliyor.İncelemelerinde Hücre duvarını,Mitokondri,ribozom ve kofulu görüyor.bu öğrenci hayvan hücresini inceleyecek olsa hangi yapıyı  göremez?
A) Hücre duvaru  B)Mitokondri  C) Ribozom D) Koful
5)Bir öğrenci hayvan hücresinde aşağıdakilerden hangisini göremez?
A) Lizozom   B) kloroplast   C)Çekirdek     D) koful
6)İçersinde kalıtsal özelliklerin bulunduğu organel hangisidir?
A) zar     B) sitoplazma   C)Koful   D) Çekirdek
7)Hücrede salgı maddelerinin üretildiği organel hangisidir?
A) endoplazmik retikulum   B) Golgi cisimciği    C) Koful   D)  Kloroplast
8)Bitki hücresinde büyük,hayvan hücresinde küçük olan organel hangisidir?
A) Kloroplast   B) Lizozom   C) Golgi   D) Koful
9)Büyük bir kısmını suyun oluşturduğu ,içinde beslenme solunum ve boşaltım gibi yaşamsal olayların gerçekleştiği saydam ve akıcı madde hangisidir?
A) Sitoplazma  B) Zar    C) Çekirdek    D) Hücre duvarı
10)Aynı yapı ve görevdeki hücreler bir araya gelerek aşağıdakilerden hangisini oluşturur?
A) Doku     B) Organ    C) Sistem    D) Organizma
11)Aşağıdakilerden hangisi gelişmiş bir hücre değildir? 
A)Sperm   B)  Yumurta    C) Bakteri    D) Kas hücresi
12)Aşağıda verilen hücrelerden hangisinde hücre çeperi bulunur?
A) Kas hücresi  B) Kemik hücresi   C) Kan hücresi     D) Yaprak hücresi
13)Verilenlerden hangisi ötekileri de kapsar?
A) Hücre   B) Doku    C) organel    D) Sistem
14) Aşağıdakilerden hangisi tek hücreli canlı değildir?
A) Bakteri    B) Amip    C) Terliksi hayvan    D) Akasya ağacı
15)Verilen hücrelerden hangisinde mitokondri sayısının en fazla olması beklenir?
A) Kas hücresi  B) Kan Hücresi    C) Sinir hücresi   D) Yağ dokusu

8 sınıf fen ve teknoloji kaltım ile ilgili sorular

1)Aşağıdaki hastalıklardan hangisi kromozom fazlalığı sonucu oluşur?
A) Hemofili   B) Renk körlüğü   C) Down sendromu    D) Albinoluk
2)   a.down sendromu    b.Hemofili     c. Renk körlüğü
Yukarıdaki hastalıklardan hangileri x kromozomu ile taşınır?
A) yalnız a    B) Yalnız c      C) a ve  c       D) b ve c
3) Genetik hastalıklar ve tedavileri ile ilgili verilen bilgilerden hangileri doğrudur?
A) Akraba evlilikleri anormal doğum oranını azaltır.
B) Kalıtsal hastalıkların anne karnında teşhisi yapılabilir.
C)Kalıtsal faktörler sadece çevresel faktörlerin sonucu oluşur.
D)Kalıtsal hastalıkların tümü ölümcüldür.
4) Aşağıdakilerden hangileri genleri etkisi ile oluşmaz?
A) Nuriye nin mavi gözlü olması                        B) Fatma nın saçlarının kıvırcık olması
C) Sait in boyunun uzun olması                          D) Hüseyin in grip olması
5)Fenotipi Siyah saçlı olan bireyin genotipi nasıl olur?(siyah sarıya baskındır)
 A) KK                     B) kk               C) KK ve Kk                D) KK ve kk
6)Fenotipi mavi gözlü bireyin genotipi nasıl olur?(siyah göz mavi göze baskındır)
A) AA                  B)Aa                 C) aa             D) Aa ve aa
7)Homozigot saf siyah saçlı birey ile homozigot saf sarı saçlı bireyin çaprazlanmasıyla oluşan çocukların siyah saçlı olma olasılıklarını bulunuz?
A) % 25                B) %50      C)  % 75            D) %100
8)Heterozigot siyah gözlü bir erkek ile mavi gözlü bayanın çocuklarının yeşil gözlü olma olasılığı nedir?
A) %25                   B) %50         C) %75                  D)%100
9)Aşağıdaki genotipe sahip bireylerden hangisinin çaprazlanması sonucu üç çeşit genotip oluşur?
A) Hh x hh           B) HHxhh         C) HhxHh          D) HHxHh
10) Anne ile babanın  erkek çocuk dünyaya getirme ihtimali nedir?
A)% 25         B) %50           C) %75             D) %100

İnsanda üreme ile ilgili test soruları

1.Anne vücudunda yumurta ve sperm hücrelerinin birleşmesine birleşmesine verilen ad hangisidir?
A) embriyo        B) Döllenme           C) Tozlaşma           D) Gelişme
2)Yumurta ve sperm hücreleri ile igiliaşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir?
A) Sperm hücreleri besin depo eder.            B) Yumurta sperme göre büyüktür
C) Sperm hücreleri hareketlidir                     D) Yumurta hücreleri hareketsizdir.
3)Erkek üreme organı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A)Spermler testislerde oluşur ve olgunlaşır.
B)Olgun spermler dışarı atılmadan önce sperm kanalına geçerler.
C)Hareketi oluşturan salgıları spermler kendileri salgılar.
D)Her erkekte 2 tane sperm vardır.
4)Yumurta ve sperm hücresi aşağıdaki yapıların hangisinde birleşir?
A) Döl yolu       B)Yumurtalık      C)Döl yatağı       D) Yumurta kanalı
5)Embriyonun sağlıklı gelişebilmesi için anne adayı aşağıdakilerden hangisini yapmamalıdır?
A)Doktor kontrolünde ilaç kullanmalıdır.
B)Sigara ve alkol kullanmamalıdır.
C)Düzenli olatrak her ay röntgen çektirmelidir.
D)Yeterli miktarda protein ve kalsiyum almalıdır.
6)Anne karnında bebeğin büyüyüp geliştiği kan damarlarının çok bulunduğu yapı hangisidir?
A)Döl yolu        B)Döl yatağı        C) Yumurtalık          D) yumurta kanalı
7)Ergenlik döneminde meydana gelen aşağıdaki değişimlerden hangisi bedensel bir değişimdir?
A)Soyut düşüncelere merak sarma             B) Asi ve bağımsız olma çabası
C) Üreme hücrelerinin üretiminin başlaması      D) Herkesten ayrıcalıklı olma çabası
8)aşağıdakilerden hangisi eşey hücresidir?
A) Yumurta        B) Bakteri    C) sinir hücre         D) öğlena

hücre ve insanda üreme ilgili sorular

  1. Hücre nedir? Açıklayınız.
  2. Bütün hücreler birbirinin aynısı mıdır? Şekil çizerek gösteriniz?
  3. Doku,organ,sistem nedir?
  4. Hücreler gelişmişliğine göre kaça ayrılır?Yazınız.
  5. Hücrenin temel kısımları nelerdir?
  6. Hücre zarının özelliklerini yazınız?
  7. Hücre zarı nelerden oluşmuştur?
  8. Hücre zarının görevleri nelerdir?
  9. Hücre duvarı neyden yapılmıştır?
  10. Hücre duvarının görevleri nelerdir?
  11. Sitoplazmada bulunan organeller nelerdir?
  12. Hangi organel protein sentezler?
  13. Endoplazmik retikulumun görevi nedir?
  14. Ter, tükrük,göz yaşı bezlerindeki hücrelerde sayısı fazla olan organel hangisidir?
  15. Lizozomun görevi nedir?
  16. Kol ve bacaklarımızdaki kaslarda sayısı  fazla olan organel hangisidir?
  17. Bitki yaprakları neden yeşil renklidir?
  18. Kloroplastın görevi nedir?
  19. Çekirdeğin hücre için önemi nedir?
  20. Hayvan hücrelerinde olupta sinir hücrelerinde olmayan organelin adı nedir?
  21. Yıpranan organelleri parçalayıp yok eden organel hangisidir?
  22. Çift zarlı olan organeller nelerdir?
  23. Midemizde sayısı fazla olan organel hangisidir?
  24. Çekirdek ile zar arasında bulunan sıvıya ne denir?
  25. Bitki hücresi ile hayvan hücresi arasındaki farklar nelerdir?
  26. Üreme nedir?
  27. Döllenme  ve zigot nedir?
  28. Yumurta ve sperm nedir?
  29. Yumurta hücresinin özellikleri nelerdir?
  30. sperm hücresinin özellikleri nelerdir?
  31. Dişi üreme organları nelerdir?
  32. erkek üreme organları nelerdir?
  33. Embriyo,fetus nedir?
  34. Anne adyının dikkat etmesi gerekenleri nelerdir?
  35. Büyüme gelişme olgunlaşma nedir?
  36. gelişme dönemlerini yazınız?
  37. Ergenlik göneminde görülen bedensel özellikeri yazınız?
  38. ergenlik döneminde görülen ruhsal özellikleri yazınız?
  39. Ergenlik döneminin sağlıklı bir şekilde atlatılması için nelere dikkat edilmelidir?
  40. Canlıya ait özellikler nerede nerede saklıdır?

Boşaltım sistemi ile ilgili sorular

  1. Atık maddeleri vücudumuzdan uzaklaştıran organlar nelerdir?
  2. Boşaltım sistemi organları nelerdir?
  3. Deriden hangi atık maddeler atılır nasıl atılır?
  4. Kalın bağırsak hangi atıkları nasıl atar?
  5. Akciğer hangi atık maddeleri nasıl atar?
  6. Deri hangi atık maddeleri nasıl atar?
  7. Amonyak ,üre, ürik asiti zehirliliğine göre sıralayınız?
  8. Böbreğin görevleri nedir?
  9. nefron nedir?
  10. İdrar nasıl oluşur?
  11. Böbrek hastalıkları nelerdir?tedavilerini yazınız?
  12. Boşaltım sisteminin salığını korumak için neler yapılmalıdır?
  13. Kişi çok heyecanlanınca neden sık sık idrarı gelir?
  14. Bitkilerde boşaltım nasıl olur?
  15. Böbreğe kan getiren ve kan götüren damarın adı nedir?

Sindirim sistemi ile ilgili sorular

7.sınıf  sindirim sistemi ile ilgili bütün sorular
  1. Sindirim nedir?
  2. Kaç çeşit sindirim vardır?
  3. mekanik sindirim nedir? hangi organlarda görülür?
  4. Kimyasal sindirim nedir? hangi organlarda görülür?
  5. Besin nedir?
  6. Karbonhidratlar hangi besinlerde vardır?
  7. Karbonhidratların yapıtaşı nedir?
  8. Karbonhidratların vücudumuzdaki görevleri nelerdir?
  9. Proteinler hangi besinlerde vardır? Yapıtaşları nelerdir?
  10. Proteinlerin vücudumuzdaki görevleri nelerdir?
  11. Yağların yapıtaşı nedir?
  12. Enerji verici olarak besin gruplarını sıralayınız?
  13. Yağların vücudumuzdaki görevleri nelerdir?
  14. Hangi besin grupları sindirilmeden kana geçerler?
  15. İnsanda sindirim organlarını sırasıyla yazınız?
  16. Ağızda sindirime yardımcı hangi organlar vardır?
  17. Ağızda kimyasal sindirimi sağlayan yapı hangisidir?
  18. Midenin görevi nedir?
  19. Karbonhidratların kimyasal sindirimi nerede başlar nerede biter?
  20. Proteinlerin sindirimi nerede başlar nerede biter?
  21. İnce bağırsağa nereden sıvı gelir?
  22. İnce bağırsağın görevi nedir?
  23. Yağların sindirimi nerede başlar nerede biter?
  24. Villus nedir?
  25. Kalın bağırsağın görevi nedir?
  26. Sindirime yardımcı organlar nelerdir?
  27. pankreasın görevi nedir?
  28. Karaciğerin görevi nedir?
  29. İnce bağırsakta emilen hangi besin kana geçmeden lenf dolaşıma geçer?
  30. Sindirim sisteminin sağlığını korumak için neler yapmalıyız?
  31. hangi sindirim organlarında sindirim olmaz?

Hücre Neden ve Nasıl Çoğalır?

http://www.buzlu.org/images/hucre1.JPG
Çok hücreli canlılarda, büyüyüp gelişme, organ, doku gibi yapıların yenilenmesi için, tek hücreli canlılarda üremenin gerçekleşmesi için hücreler çoğalmak zorundadır. Hücrelerin çoğalması bölünerek gerçekleşir.Hücrelerin bölünme hızı ve sıklığı canlının türüne göre, canlıdan canlıya, aynı canlının değişik dokularında farklılık gösterir. Embriyo, epidermis, kemik iliği hücrelerinde sürekli ve hızlı bölünme olur.Alyuvar, sinir hücresi, retina hücresinde bölünme olmaz.
 Bölünmeden sonra oluşan yeni hücreler küçüktür.Hücrenin tekrar bölünebilmesi için belli bir büyüklüğü erişmesi gerekir. Embriyo hücrelerinde bölünme, yeni hücreler gelişimini tamamlamadan, peş peşe olur.
 Hücre bölünmesi
 *Canlının büyüyüp gelişme, hücre sayısını arttırma ihtiyacı
 * Yaralanan veya zarar gören doku ve yapıların onarılması
 * Eşeyli üreyen canlılarda üreme hücrelerinin oluşumu
 * Bölünme ile üreyen canlılarda çoğalma
 * Hücrenin büyümesi sonucu artan hacim - yüzey oranına göre, sitoplazmanın besin, gaz alışverişi ve atık madde ihtiyaçlarını karşılamak için olur.
 Hücre bölünmesi çekirdek tarafından yürütülür.

Heyecanlanmamıza ve korkmamıza sebep olan nedir ?

Vücudumuzda, bir dakika içerisinde, sayamayacağımız kadar çok olay gerçekleşir.Bir saat veya bir gün içerisinde gerçekleşen olay sayısını ise tahmin etmek çok zordur. Duyuları algılamak, düşünmek, yürümek, konuşmak gibi birçok olay aynı anda gerçekleşir. Ancak bu kadar çok ve karmaşık olan bu olaylar birbirinden bağımsız ve kontrolsüz değildir. Bütün bu olaylar sistemlerimiz tarafından gerçekleştirilir. Vücudumuzdaki sistemlerin düzenli, birbiriyle uyumlu ve sorunsuz olarak çalışmasını, denetleyici ve düzenleyici sistemimiz sağlar. Denetleyici ve düzenleyici sistemimiz, sinir sistemi ve iç salgı bezlerinden oluşur.

Vücudumuzda büyümemizi kontrol eden nedir?

http://www.bebegim.web.tr/resimler/buyume.jpg
Büyüme hormonu tüm salgı bezlerinin orkestra şefi olan hipofiz bezinden salgılanan adından da açıkça anlaşıldığı gibi bebek ve çocukların büyümesini sağlayan bir hormondur. Büyüme hormonu kimyasal olarak 191 adet aminoasit dediğimiz yapıtaşının yanyana gelmesi ile oluşan polipeptid yapısında bir hormondur.insan Büyüme Hormonunun laboratuar ortamında genetik olarak bakterilerden sentezlenmesi kısa boylu çocukların tedavisinde bir çığır açmış ve büyüme hormonu çocuk (pediatrik) hormon hastalıkları uzmanları tarafından bazı cücelik türlerinin tedavisinde başarı ile kullanılmıştır.Büyüme hormonu büyümeyi vücutta protein sentezini arttırarak sağlar. Aminoasit denilen yapıtaşlarının hücreler tarafından özümsenmesini; ardından yanyana getirilip protein şeklini almasını uyarır. Proteinler kemiklerin boyca büyümesini, kasların gelişmesini, iç organların hacim olarak artmasını sağlar. Büyüme hormonu cildin yumuşak ve kırışıksız olmasına, tırnak sağlığına katkıda bulunur. Bunları gerçekleştirirken göbekteki ve diğer tüm bölgelerdeki yağları eritir ve onları vücudun enerjisini sağlamak için yakar. Kandaki şeker düzeyinin aşırı düşmesini önler.

Korktugumuzda yada heyecanlandıgımızda vucudumuzda ne gibi degiş

http://www.sizinti.com.tr/images/konular/251/507.jpg
İnsanlar bazı acil durumlarda hayret verici bir güce sahip olabiliyorlar.Korktuğumuz veya ani tehlikeli bir durumla karşılaştığımızda vücudumuzda bazı değişimler oluyor.Beynimizin stres ve rahatlamayla ilgili olan bölümü adrenalin bezlerine kimyasal bir sinyal gönderiyor ve adrenalin hormonlarını harekete geçirerek tehlikeyi daha rahat göğüsleyebilmemiz için vücudumuzu hazır hale getiriyor.Bu hormonlar aynı zamanda gözbebeklerini büyültüyor,terlemeyi artırıyor,kalp hızını yükseltiyor ve her şeyden önemlisi kasların kasılmasına neden oluyor.Kişi daha uyanık,daha çevik,daha fazla enerji sarfedebilecek bir hale geliyor.Tehlike durumlarında adrenalinin en önemli etkisi de kaslar üzerinde oluyor.Normal zamanlardan çok daha fazla kasılan kaslar aşırı birr kuvvet kazanıyor.Mesela çocuğunun bir arabanın altında gören bir ebeveyn 1.5 tonluk bir arabayı bile kaldırabiliyor.

Yaylar ve yayların özellikleri ve kullanım alanları

http://www.turk-cad.com/inventor_ozel/coil.h6.jpg
Kuvvet uygulandığında bazı cisimlerin şekillerinde değişiklikler olduğunu, uygulanan kuvvet ortadan kalktığında ise bu cisimlerin ilk şekillerine döndüklerini fark ettiniz mi? Bu tür cisimlere, esnek cisimler dendiğini biliyor musunuz?
Örneğin, giydiğimiz bazı tişört ve çoraplar esnektir. Onları, giyebilmek için gereriz. Çıkardığımızda ise bu giysiler, ilk şekillerine döner. Oyun hamuru ve cam macunu gibi maddeler esnek değildir. Onlara kuvvet uyguladığımızda şekillerini değiştirebiliriz. Fakat uyguladığımız kuvvet ortadan kalktığında bu maddeler eski hâllerine dönmezler.
Yay gibi cisimler esnektir. Gererek ya da sıkıştırarak onların şekillerini değiştirebiliriz. Uyguladığımız kuvveti ortadan kaldırdığımızda ise yay eski hâline döner.
Bir yaya uygulanan kuvvetin büyüklüğü, yayın gerilmesini veya sıkışmasını nasıl etkiler? Yandaki şekle baktığınızda iki kat büyük kuvvetin yayın iki kat, üç kat
büyük kuvvetin de yayın üç kat uzamasını sağladığını fark ettiniz mi?
Bir cismi, yayın ucuna astığımızda cismin ağırlığından dolayı yay uzar. Fakat yay da asılı olduğu cisme yukarı doğru bir kuvvet uygular. Bu yüzden cisim asıldıktan sonra, yayın ucu bir müddet aşağı ve yukarı hareket eder ve bir süre sonra durur. Bu durumda cismin ağırlığı ile yayda oluşan kuvvet dengede olur. Yandaki şekilde görüldüğü gibi, cismi yaydan ayırdığımızda yayın ucu yukarı doğru hareket eder. Eğer yayın ucundan ayırdığımız cisim daha ağır olursa yay yukarı doğru daha hızlı hareket eder. Bu durum yayın, kendisini geren cisme, eşit büyüklükte ve zıt yönde bir kuvvet uyguladığını gösterir. Acaba, bir yaya çok büyük bir kuvvet uygularsak
ne olur? Yaya gereğinden fazla kuvvet uygulandığında yay, esneklik özelliğini kaybeder ve eski hâline dönemez. Yapımında yay kullanılan aletler tasarlanırken yay ile
bu yaya uygulanacak kuvvetin uygun özellikte olmasına dikkat edilir. Bir cismin ağırlığını ölçmek için dinamometre (yaylı el kantarı) kullanıldığını öğrenmiştik. Yandaki fotoğrafta görüldüğü gibi bir elmayı dinamometreye astığımızda elmanın ağırlığı dinamometrenin içindeki yayı uzatır. Eğer aynı dinamometreye bir paket elma asarsak yay bu kez daha fazla uzar. Çünkü bir paket elmanın ağırlığı daha fazladır. Kuvvet biriminin Newton (Nivton) olduğunu ve “N” ile gösterildiğini biliyoruz. Newton biriminin kullanılışını şu şekilde örneklendirebiliriz:
Söz gelişi 100 g’lık bir çikolatanın ağırlığı yaklaşık 1N iken 1 kg’lık şeker paketinin ağırlığı yaklaşık 10N’dur. Aşağıdaki resimde de görüldüğü gibi ağırlık ölçmek için kullanılan dinamometreler farklı şekillerde tasarlanır. Yaylarının inceliğinden ya da kalınlığından bu dinamometrelerin farklı ağırlıktaki cisimleri ölçmek için yapıldıklarını anlayabiliriz. Örneğin, ince yaydan yapılan bir dinamometre 0 – 1 N arasında ölçüm yaparken kalın yaydan yapılanı 0 – 10 N arasında ölçüm yapabilir. Aşağıdaki resimlerden de anlaşılacağı gibi, yaylar birçok alette kullanılır. Yayların bu aletlerde hangi amaçlarla kullanılmış olduklarını açıklayalım. Yapımında yay kullanılan aletlere çevremizden başka örnekler verelim.
Fen bilimleriyle uğraşan bilim insanları için ölçme çok önemlidir. Bilim insanları yaptıkları gözlem ve araştırmalarını, uygun ölçme araçlarını kullanarak anlamlı hâle
getirirler. Örneğin, bir mühendis metre ve gönye gibi araçları kullanırken bir doktor da hastasının ateşini ölçmek için termometreden yararlanır. Gözlem ve ölçümlerin sonucunda elde edilen veriler, yorumlanarak değişkenler arasındaki muhtemel ilişkiler belirlenir. Elde edilen veriler tablo, grafik, resim, çizim ve yazılı metin gibi çeşitli yöntemlerle kaydedilir. fiimdi bir lastiğe ya da yaya farklı büyüklükteki ağırlıkları asarak bir dinamometre yapmaya ne dersiniz?
Lastikteki uzama miktarı uygulanan kuvvet ile doğru orantılıdır. Yani bir lastik ya da yaya uygulanan kuvvet ne kadar artırılırsa uzama miktarı da aynı oranda artar. Günlük hayatta kullandığımız el kantarı, baskül gibi tartı araçları yayların bu özelliğine göre ölçüm yapar. Ancak uygulanan kuvvetin artırılması sonucunda lastiğin kopabileceğini veya yayın esnekliğini yitirebileceğini ve uzamanın kalıcı hâle gelebileceğini dikkate almak gerekir.
Önemli not:
*Esneklik potansiyel enerjisi sıkıştırma veya gerilme miktarına ve maddenin esneklik özelliğine bağlıdır.
*Her yayın esneklik potansiyel enerjisi farklıdır. Bu enerji yayın esnekliği , sertliği , yapıldığı maddenin cinsine ve yayın helozon sayısına bağlıdır.
*Esnekliğini kaybeden bir yay eski haline dönemez.
Yay gibi cisimler esnektir. Gererek ya da sıkıştırarak onların şekillerini değiştirebiliriz. Uyguladığımız kuvveti ortadan kaldırdığımızda ise yay eski hâline döner.
Bir cismi, yayın ucuna astığımızda cismin ağırlığından dolayı yay uzar.Örneğin bir lastik yada yaya uygulanan kuvvet ne kadar artırılırsa uzama miktarı da aynı oranda artar.
YaYlAr iLe iLgİlİ ÖnEmLi nOtLaR
*****Her yayın esneklik potansiyel enerjisi farklıdır. Bu enerji yayın esnekliği , sertliği , yapıldığı maddenin cinsine bağlıdır.*****
*****Esnekliğini kaybeden bir yay eski haline dönemez.******

Yaylar esnek cisimlerdir. Yayların şeklinin değiştirilmesi yani gerilmesi veya sıkıştırılması için kuvvet uygulanması gerekir. Yayların şeklinin değiştirilmesi için uygulanan kuvvetler germe ve sıkıştırma kuvvetleridir. Yaylara uygulanan kuvvetler ortadan kalktığında yaylar eski haline yani denge durumuna geri dönerler.
Günlük hayatta kullanılan yayların esneklik özelliği farklıdır. Farklı kalınlıkta ve uzunluktaki yaylar farklı esneklik özelliğine sahiptir. (Amortisörlerdeki yaylar kalın ve sert, kalemdeki yay ince ve yumuşaktır).

F → Yaya uygulanan germe veya sıkıştırma kuvveti
k → Yayın yapıldığı maddeye bağlı olan yay sabiti
x → Yaydaki gerilme (uzama) veya sıkışma miktarı

• k yay sabiti ile yayın esnekliği ve hassaslığı doğru orantılıdır.
• Yaydaki gerilme (uzama) veya sıkışma miktarı, yaya uygulanan germe veya çekme kuvveti ile doğru orantılıdır.

Sembol Birim (SI) Birim (CGS)
Kuvvet F Newton (N) Dyn
Yay Sabiti k N/m dyn/cm
Gerilme veya Sıkışma Miktarı x m cm

F = k . x

Yayların Oluşturduğu Kuvvetler

Bir yaya germe veya sıkıştırma kuvveti uygulandığında etki – tepki prensibine göre yayda uygulanan kuvvete zıt yönde ve eşit büyüklükte itme ve çekme kuvveti uygular.
Yayları sıkıştırmak veya germek için uygulanan kuvvet arttırıldığında yayda oluşan itme veya çekme kuvveti ile yayların sıkışma veya gerilme miktarları da artar. Bu nedenle yayları sıkıştırmak veya germek için uygulanan kuvvet ile sıkışma veya gerilme miktarı doğru orantılıdır.
(Yayın sıkıştırılması veya gerilmesi için uygulanan kuvvetler ortadan kalktığında yayların eski hallerine dönme hızları artar).

a) Germe ve İtme Kuvveti :
Yayları germek için kuvvet uygulandığında etki – tepki prensibine göre gerilen yay esneklik özelliğinden dolayı eski haline geri dönebilmek için itme kuvveti uygular. Yayları germek için uygulanan kuvvet arttırıldığında yayda oluşan itme kuvveti de artar.

b) Sıkıştırma ve Çekme Kuvveti :
Yayları sıkıştırmak için kuvvet uygulandığında etki – tepki prensibine göre sıkışan yay esneklik özelliğinden dolayı eski haline geri dönebilmek için çekme kuvveti uygular. Yayları sıkıştırmak için uygulanan kuvvet arttırıldığında yayda oluşan çekme kuvveti de artar.

DNA Neden çift zincirlidir?RNA neden tek zincirlidir?

http://img.webme.com/pic/g/gizliilimler/1968_rna.jpg
Neden DNA çift iplikli de RNA tek iplikli?
DNAnın çift zincirli olma nedeni, esas genetik bilgiyi taşımak ve onu korumakla yükümlü oluşu. Bu şekilde (ve çift zincire ek olarak çok sayıda kıvrılma ve paketlenmelerle de) son derece korunaklı hale gelen bu molekül, mutasyonlar sonrasında kendini tamir edebilmesini de büyük ölçüde çift zincirli oluşuna borçlu. RNA ise, çekirdekteki bilginin hücrenin geri kalanına iletilmesi, işlenmesi ve amino asitlerin kullanılmasıyla proteinlerin sentezi aşamalarında görev alıyor. Tek zincirli oluşu, ki aslında şekilsel olarak DNAya benzeyen yalnızca mRNA, hareketi ve işlevi açısından kolaylık sağlıyor. Hatta, çekirdek ve hücre sitoplazması arasında rahatça geçiş yapabilmesini de bu yapısına borçlu. Taşıyıcı (tRNA) ve ribozomal (rRNA) zaten daha farklı bir yapı gösteren moleküller olduğu için, onlarda tek ya da çift zincirden bahsetmeye gerek bulunmuyor.

Yarı korunumlu eşlenmenin yerine başka bir eşlenme şekli olabilir mi

  http://www-tc.pbs.org/wgbh/nova/sciencenow/3214/images/01-coll-dna-knoll-l.jpg
Bir hücrenin bölünerek yeni hücreler meydana getirebilmesi için DNA’nın kendini eşlemesi gerekir. Hücrede DNA’ların eşlenmiş olması hücrenin bölüneceğini gösterir. Bunun için eşlenecek bir DNA ‘da sarmal yapı bir ucundan açılmaya başlar. Açılan zincirlerin karşılarına ortamdaki nükleotidler uygun olarak bağlanırlar. Bu bağlanmalarda DNA polimeraz enzimi görev yapar. Bu şekilde sarmal yapının çözülmesi ve eş zincirlerinin oluşması DNA’nın tamamı eşleninceye kadar devam eder. Sonuçta aynı genetik şifreleri taşıyan iki DNA oluşur.
       DNA’lar eşlenirken ana iki zincir her zaman korunur. Yeni zincirler ortamdaki nükleotidlerden  sentezlenir. Bu olaya DNA’nın ‘yarı korunumlu’ olarak eşlenmesi denir. Ortamdaki moleküller izotop ise yeni zincirlerde izotop olur. İzotop molekül taşıma, şifreyi etkilemez. DNA’nın kendini yarı korunumlu ve doğru olarak eşlediği izotop tekniğiyle anlaşılmıştır. Bunun için DNA’nın eşleneceği ortamdaki Deoksiriboz, Fosfat, Azot ve Bazlar izotop hale getirilerek deney yapılmaktadır.