Pages

10 Nisan 2010 Cumartesi

Dünya ve Ay'ın hareketleri,Ay'ın evreleri

http://farm3.static.flickr.com/2332/2058626972_9a238fcfed_o.jpg
Dünya, üzerinde yaşadığımız gezegendir. Güneş sisteminin dokuz gezegeninden biridir. Dünya uzaydaki cisimler arasında ancak küçücük bir nokta gibi kalır. Çünkü uzay, her biri birer güneş kadar olan sayısız yıldızlarla doludur. Bu yıldızlar arasından bizim dünyamızdan milyon kere daha büyükler vardır.
Dünyamız küreye çok benzeyen geoit şeklindedir.
DÜNYA'NIN ŞEKLİ ÜZERİNDEKİ BİLGİLERİN GELİŞMESİ
* Bundan 4000 yıl önce yaşayan Mısırlılar, Dünya'yı uzunca bir kutu, gökyüzünü de onun kapağı olarak hayal ediyorlardı.
* Eski Hintliler ise Dünya'yı filin sırtında duran büyük bir disk biçiminde olduğunu sanıyorlardı.
* Eski Yunanlılar, MÖ 850 yıllarında Dünya'yı uçsuz bucaksız sularda yüzen bir disk biçiminde sanıyorlardı.
* Dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen ilk kişi M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış eski Yunanlı bilgin Pisogor'dur.
*Gene de 16. yüzyılda kaşifler Dünya'nın çevresini denizden dolaşıncaya kadar Dünyanın yuvarlak olduğu benimsenemedi.
Dünya'nın küre biçiminde olduğunu kanıtlayan diğer gözlemler şunlardır.
• Bir gemi veya uçak, hep aynı yöne giderse hareket ettiği noktaya geri döner.
• Kıyıda duran bir insan, ufuktan yaklaşan bir geminin önce dumanını, bacasını daha sonra tekne kısmını görür. Eğer Dünya yuvarlak olmasaydı görüş alanımıza giren gemiyi bütünüyle görebilirdik.
• Ay tutulması olduğunda Dünya'nın Ay üzerine vuran gölgesi yuvarlaktır. Buradan Dünya'nın yuvarlak olduğu sonucuna varılabilir.
A - DÜNYAMIZ
• Kutuplardan basık, ekvatordan şişkin küre biçimindedir.
• Dünya'mızı ortadan yatay olarak iki eşit parçaya ayıran çizgiye ekvator denir. Kuzeyindeki parçaya Kuzey Yarım Küre, güneyindeki parçaya Güney Yarım Küre denir.
• Dünya ekseninin yer küreyi deldiği noktalara Kutup Noktası denir. Kuzeydekine kuzey Kutbu güneydekine Güney Kutbu denir.
• Yeryüzünün 3/4 ü sularla kaplıdır.
• Dünya ekseni yörünge düzlemine eğiktir.

DÜNYANIN HAREKETLERİ


1) Dünya'nın Kendi Etrafındaki Hareketi
• Batıdan doğuya doğru döner.
• Gece ve gündüz oluşur.
• Bir dönüşü 24 saatte (1 günde) tamamlar.
• Güneş ışığının alındığı zaman aralığına gündüz, güneş ışığının alınmadığı zaman aralığına gece denir.
• Ekvatorda gece ve gündüz süreleri her zaman eşittir.
• Ekvatordan uzaklaştıkça gece, gündüz süreleri değişir.
• Güneş ışınlarının dik veya eğik gelmesi gece - gündüz sürelerini değiştirir.
• 21 Mart - 23 Eylül tarihlerinde Dünya'nın her yerinde gece gündüz süreleri eşittir. En uzun gece 21 Aralık, en uzun gün ise 21 Hazirandır.
2) Dünya'nın Güneş Etrafındaki Hareketi
• Batıdan doğuya döner.
• Mevsimler oluşur.
• Bir dönüşü 365 gün 6 saatte (1 yılda) tamamlar.
• Güneş ışınlarının dik geldiği yerlerde yaz, eğik geldiği yerlerde kış yaşanır.
• Kuzey Yarım Küre'de yaz mevsimi yaşanırken, Güney Yarım Küre'de kış mevsimi yaşanır.
• Kuzey Yarım Kürede ilkbahar mevsimi yaşanırken, Güney Yarım Küre'de Sonbahar mevsimi yaşanır.

B- AY

• Ay Dünya'nın uydusudur. (Bir gezegenin çevresinde dönen gök cismine uydu denir.)
• Yaklaşık küre biçiminde, ışıksız bir gök biçimidir. Güneş'ten aldığı ışığı yansıtarak görünür hale geçer.
• Atmosfer tabakası ve su yoktur. Bu yüzden rüzgâr ve yağışlar oluşmaz.
• Yüzeyi çukurlar, sıra dağlar, düzlükler ve tepelerle kaplıdır.
• Çapı Dünya'nın çapının 1/4 ü kadardır.
AY'IN HAREKETLERİ
1) Kendi etrafında dönüşü
2) Dünya etrafında dönüşü
3) Dünya ile birlikte Güneş etrafında dönüşü
Ay'ın kendi ekseni ve Dünya etrafında dönüş süresi eşittir. (29, 5 gün) Bu sebeple Dünya'dan Ay'ın hep aynı yüzü görülür.
* Ay kendi ve Dünya etrafında batıdan doğuya doğru döner.
* Ay kendi etrafında yavaş, Dünya etrafında hızlı döner.

AY'IN EVRELERİ
http://derman.science.ankara.edu.tr/kitap/theme/sekil1.16.gif

• Ay'ın görünen değişik şekillerine Ay'ın evreleri denir. Ay'ın Dünya etrafında dönmesi sonucu meydana gelir.

1) YENİ AY: Ay, Dünya ile Güneş arasındadır. Ay'ın karanlık yüzünün Dünya'ya baktığı evredir.
2) İLK DÖRDÜN: Yeni Ay evresinden yaklaşık 1 hafta sonra oluşur. Ay'ın Dünya'ya bakan yüzünün sağ yarısı aydınlık görünür.
3) DOLUNAY: İlk dördün evresinden bir hafta sonra oluşur. Dünya'ya bakan yüzünün tamamı aydınlık görünür.
4) SON DÖRDÜN: Dolunay evresinden yaklaşık bir hafta sonra oluşur. Ay'ın Dünya'ya bakan yüzünün sol yarısı aydınlık görülür.

C- GÜNEŞ
• Çapı Dünya'nın çapının 100 katı olan bir yıldızdır. Gaz halindedir.
• Yapısının çoğunu Hidrojen, geri kalan kısmını Helyum ve diğer gazlar oluşturur.
• Enerjisinin kaynağı, çok yüksek sıcaklık ve basınçta Hidrojen atomlarının Helyuma dönüşmesidir.
• Her tarafında sıcaklık aynı değildir.
• Dünya'daki tüm enerjilerin kaynağı Güneş'tir.

Ay Tutulması
Dünya Güneş etrafında dönerken Ay'la Güneş'in arasına girdiği zaman Ay tutulması meydana gelir. Güneş ışıkları da bir doğru boyunca yayıldıkları için Ay, Dünya'nın gölgesinde kalır. Dünya'nın gölgesi ayın üzerine düştüğü için ay görülmez. Bu olaya Ay tutulması denir.

Güneş Tutulması
Dünya'nın Güneş, Ay'ın da Dünya etrafında dönüşü sırasında Ay'ın, Güneş'le Dünya'nın arasına girmesiyle meydana gelir.Güneş tutulması sırasında Dünya'nın bir kısmı Ay'ın gölgesinde kalır. Bu gölgeler Güneş'i görmez. Güneş ışığı almayan bu bölgeler karanlık olur. Böylece Güneş tutulması olayı meydana gelir.

Güneş,Dünya ve Ay'ın şekil ve büyüklükleri

Bulutsuz bir günde gökyüzüne baktığımızda Güneş’i, gece ise Ay ve yıldızları görürüz. Güneş, Dünya, Ay ve bütün yıldızlar uzay adı verilen sonsuz bir boşluk içinde bulunmaktadır. Günümüzde Güneş, Dünya ve Ay’ın küreye benzediğini biliyoruz.
Geçmişte insanlar Güneş, Dünya ve Ay’ın şekilleri hakkında değişik görüşler ortaya atmışlardır. Anaximenes’e göre (M.Ö. 585-525) Dünya düz bir tepsi gibi olup hava içinde yüzer, Güneş ise ince bir yaprak gibi gökyüzünde hareket edermiş. Mısırlı bilim adamları da Dünya’nın tepsi biçiminde olduğunu, ortasında verimli bir çukurluk çevresinde yüksek dağlar olduğunu ve bu tepsinin suda yüzdüğünü ortaya aymışlar.
Yukarıdaki düşüncelerden de anlaşıldığı üzere insanlar meraklarını gidermek amacıyla sürekli araştırmalar yapmışlardır. Bilim insanları, uzay ve gök cisimlerinin gizemini çözmek amacıyla gözlem evleri kurmuş, teleskopu icat etmişlerdir. Teleskop, gök cisimlerini gözlemek amacıyla kullanılıp Güneş, Dünya ve Ay’ın bilinmeyen birçok yönünü çözmemizi sağlamıştır.

• GÜNEŞ: Çok sıcaktır ve yanmakta olan gazlardan oluşan ateşten bir topa benzer. Çok güçlü bir ısı ve ışık kaynağıdır. Güneşin güçlü ışığı gözlerimiz için çok zararlıdır. Bu nedenle hiçbir zaman güneşe çıplak gözle, özellikle de teleskop ve dürbün ile bakılmamalıdır.

• DÜNYA: Güneşin çevresinde dolanan bir gezegendir. Dünyanın katmanlardan oluşan bir küreye benzediğini dördüncü sınıfta öğrenmiştik.

• AY: Küre biçiminde bir gök cismidir. Ay’dan gelen ışığın kaynağı Güneş’tir. Ay’ın kendi ışığı yoktur. Bu nedenle dürbün ve teleskopla bakılabilir.

Yapılan gözlemlere göre, Ay’ın çapını 1 birim olarak kabul edersek Dünya’nın çapı 4 birim, Güneş’in çapı ise 400 birimdir. Diğer bir ifade ile Güneş’in çapı: Dünya’nın çapının 100, Ay’ın çapının ise 400 katıdır.

Ay, Dünya’dan yaklaşık 348 bin km uzaklıkta, Dünya’ya en yakın gök cismidir. Güneş ise çok uzaktadır. Güneş, Dünya’ya Ay’dan 400 kez daha uzaktadır. Güneş, Ay’dan çok büyük olmasına rağmen, Dünya’ya olan uzaklıklarının farklı olması nedeniyle aynı büyüklükteymiş gibi görünür. Camdan dışarı baktığınızda uzaktaki bir arabayı, yakındaki bir arabadan daha küçük görürsünüz. Çünkü cisimler uzaklaştıkça gerçek boyutlarından daha küçük görünürler. Aslında gerçekte aralarında bu kadar büyüklük farkı yoktur. Siz de benzer örnekler verebilir misiniz?

Gece ve Gündüz Nasıl Oluşur?

Çok eskiden insanlar gökyüzündeki Güneş ve Ay’ın, Dünyanın çevresinde döndüğüne inanılırdı. Günümüzde ise Dünya’nın, Güneş’in etrafında döndüğünü biliyoruz. Dünya aynı zamanda sürekli olarak kendi etrafında da dönmektedir.


Bir el feneri Güneş olarak düşünülürse, önüne konulan topun bir tarafı aydınlanırken, diğer tarafı karanlık kalır.

Bu durumda sizce gündüz nasıl geceye, gece nasıl gündüze dönüşür?

Dünya’mızın kendi ekseni etrafında dönmesiyle gece ve gündüz oluşur.



Konuşmalarımızda “Güneş doğdu.” , “Güneş battı.” sözlerini sıkça kullanırız. Bu sözlerden ne anlıyorsunuz?

• Dünya’nın, kendi etrafındaki dönüş hareketinin yönü batıdan doğuya doğrudur.
• Dünya’nın kendi etrafındaki bir tam dönüşünü tamamladığı süreye bir gün adı verilir.
• Bir günlük süre içinde bir kez gündüz, bir kez gece olur.
• Dünya’nın ışık alan bölümlerinde gündüz, ışık almayan bölümlerinde ise gece yaşanır.
• Gece ve gündüzden oluşan bir günlük süre, Dünya’nın kendi etrafındaki bir tam dönüş hareketinin tamamlandığı doğa olayıdır.
• Saat ise insanların, Dünya’nın bu hareketini tamamladığı bir günlük süreyi, 24 zaman dilimine ayırmasıyla oluşturduğu bir zaman süresidir.
• İnsanlar bir günlük süreyi 24 saat kabul etmişlerdir.
Tarih boyunca insanlar, zamanı gittikçe daha küçük parçalara bölüp ölçmüşlerdir. Zamanı günlere bölmek tarlalarda çalışanlar ve avcılar için önemliydi. Sonraları, fabrikada çalışanlar için ücretlerini belirlemede saatler ön plana çıkmıştır. Günümüzde ise bilim adamları, dakika, saniye ve daha küçük zaman dilimleri kullanmaktadır. Tüm bu ölçüler, dönemin şartlarına göre değişim göstermektedir. Saat, dakika, saniye ve diğer ölçüler, insanlar tarafından şartlara göre belirlenmiştir




Güneş mi Yoksa Dünya mı Hareket Ediyor?

Hepiniz çeşitli taşıtlarla yolculuk etmişsinizdir. Hızlı hareket eden bir otomobilde ya da trende yolculuk yaparken yol kenarındaki ağaçlar ve telefon direkleri, hızla hareke ediyorlarmış gibi görünür. Oysa siz hareketli, ağaçlar ve direkler ise hareketsizdir.

Dünya dönmekte ve Güneş’in etrafında dolanmaktadır. Buna rağmen biz, bunu hissetmez; yeryüzü sabit, Güneş’i hareketliymiş gibi hissederiz.

Artık biliyoruz ki hareket eden Güneş değil, Dünya’dır. Güneş’i hareketliymiş gibi hissetmemizin nedeni ise Dünya’nın kendi etrafında dönmesidir.Dünya’mızın hareketlerini bir topacın dönüşüne benzetebiliriz. Topaç kendi ucunda dönerken zemin üzerinde de daireye benzer bir yol üzerinde dolanır.
Dünya’mızın Güneş etrafındaki hareketi de, topacın dönerken yerdeki dolanımına benzer. Dünya kendi çevresinde dönerken bir yandan da Güneş’in çevresinde dolanır.
Dünya bu dolanımını ne kadar sürede tamamlar?



Aşağıdaki resimde Dünya’nın Güneş’in çevresindeki dolanımını görüyorsunuz. 


• Dünya, kendi etrafında dönerken aynı zamanda güneşin çevresinde de dolanır.
• Bu dolanımı hayali bir çizgi üzerinde gerçekleştirir.
• Dünya’nın Güneş etrafındaki dolanımına dönme ya da devir adı verilir.
• Dünya, Güneş etrafındaki bir tam dolanımını 365 günde tamamlar.
• Bu süreye 1 yıl adı verilir.

Gün ve yıl, Dünya’nın hareketleri sonucu oluşan zaman dilimleridir. Dünya’nın Güneş etrafındaki bir tam dönüşünü tamamlamasıyla oluşan bir yıllık süre, insanlar tarafından ay ve hafta gibi zaman dilimlerine ayrılmıştır.

AY’IN HAREKETLERİ

Ay’ın Dünya ve Güneş’ten çok küçük olduğunu, Dünya’dan bakıldığında yaklaşık olarak Güneş’le aynı büyüklükte göründüğünü öğrendik. Çünkü Ay, Dünya’ya en yakın gök cismidir. Bu yüzden diğer gök cisimlerinden büyükmüş gibi gözükür.

Bulutsuz gecelerde Ay’ı değişik şekillerde görebiliriz. Ay’ı görebildiğimize göre Ay’dan gözümüze ışık gelmektedir. Oysa Ay bir ışık kaynağı değildir. Size göre Ay’dan gelen ışığın kaynağı nedir?

Dünya’mız gibi Ay’ın da hareketleri vardır.

1. Kendi etrafında döner.

2. Dünya’nın etrafında dolanır.

3. Dünya ile birlikte Güneşin etrafında dolanır.







Alican Gözlem Yapıyor…
Meraklı Alican Ay’ın evrelerini merak etmiş. Her akşam oturup teleskopuyla Ay’ı gözlemlemiş.

Günler birbirini takip etmiş. Ay’ı hep farklı şekillerde gözlemlediği için Ay’ın farklı evrelerinin olduğunu anlamış.

Ama bu gözleminde bir şey dikkatini çekmiş. Her gece ayın hep gülen yüzünü görüyormuş. Bir gün bile Ay’ın arka tarafını görememiş. Bunun nedenini araştırmaya karar vermiş.


 
Ay da Dünya gibi kendi etrafında döner. Ay’ın kendi etrafındaki bir tur dönme süresi ile Dünya etrafındaki bir tur dolanma süresi birbirine eşittir. Bu süre 28 gündür. Bu zamanların eşit olması nedeniyle Ay’ın hep aynı yüzü görülür. Arka yüzü hiçbir zaman görünmez. İki arkadaş yüz yüze durduğunuzu düşünün. Arkadaşınız kendi etrafında dönerken aynı zamanda sizin etrafınızda dolansın. Çevrenizde dolanıp bir tur attığında yüzünün yine size dönük olması bu durum ile aynıdır.
Ay’ın ışığını Güneş’ten aldığını öğrenmiştik. Bazen Ay’ı göremeyebiliriz. Eğer Ay’ın Dünya’ya bakan tarafı güneş ışığını almıyorsa onu gözlemleyemeyiz.

Ay’ın görünümleri, 28 günlük dönme hareketi süresince değişen ve tekrarlanan doğa olayıdır.
Dünya’dan bakıldığında Ay’ın Dünya çevresindeki dolanım süresince, görünümünde düzenli değişmeler vardır. Ay’ın görünüşünde belirli aralıklarla tekrarlanan bu değişikliklere Ay’ın evreleri adı verilir. Ay’ın dört ana evresi vardır:


Ay’ın evreleri; Dünya’nın kendi çevresindeki hareketi ile, Ay’ın Dünya etrafındaki dolanımı sonucu oluşur.
6.sayfadaki resimde, Güneş’in Dünya ve Ay’ı nasıl aydınlattığını görüyorsunuz. Resmi inceleyiniz.

Defalarca Ay’a bakmışsınızdır. Peki gördüğünüz şekiller aşağıdaki şekillere benziyor muydu?
Öğrendiğiniz evrelerin şekillerini gösteriniz. Hangi şekil hangi evreyi temsil ediyor?




Ay’ın bu dört ana evresinin dışında farklı şekillerin de olduğunu görüyoruz. Bu ara evrelerin isimleri şekillerinden de anlaşılacağı gibi hilal evresi ve şişkin evredir. Yukarıdaki şekil üzerinde bu evreleri de gösterebilir misiniz?

Dünyamızın şekli nasıldır?

Dünyamızın yuvarlak olduğunu nasıl ispatlarız?

Çevre kirliliğinin bir türü olan ses kirliliği

http://www.eclipse-tr.com/images/ciglik.jpg
GÜRÜLTÜ VE ZARARLARI
   Hoşa gitmeyen ve insanlar üzerinde olumsuz etki yapan seslere gürültü denir. Şehirlerin büyümesi ve teknolojik gelişmeler gürültüyü artırır.
• Gürültülü ortamlarda bulunanların işitme yeteneğinde bozukluklar görülür.
• Gürültü, insanların gergin ve sinirli olmasına neden olur.
• Gürültülü ortamlarda çalışanların dikkatleri dağılır.
• Gürültülü ortamlarda bulunmak ve yüksek sesle walkman dinlemek kulak zarını zedeleyebilir.
SES KİRLİLİĞİ
  
   Amacı dışında kullanılan yüksek ses, ses kirliliğine neden olur. Kalabalık şehirler ve gelişen teknoloji ses kirliliğinin artmasına neden olur.
• Ses kirliliği, ruh ve beden sağlığımızı olumsuz yönde etkiler.
• Gürültülerden etkilenmemek için binalara ses yalıtımı yapılır. Sesin bulunduğu ortamdan geçişini engellemek amacıyla binaların yalıtım maddeleriyle kaplanmasına ses yalıtımı denir.

Sesin işitmedeki rolü

Ses kaynaklarından çıkan ses, havada yayılarak kulağımıza kadar gelir ve kulak zarını titreştirir. Kulak zarındaki titreşimler kulağın iç kısımlarına iletilir. Bu titreşimler belirli bir ileti taşır. Bu iletiler beyne ulaştığında ses işitilmiş olur.

 Bir canlının kulağının büyük olması o canlının daha iyi duyabileceği anlamına gelmez. Fillerin kulakları insanlarınkinden çok büyük olmasına rağmen, ancak insanların işitebileceği sesleri işitirler. Fillerin kulaklarının büyük olması üzerlerine konan böcekleri uzaklaştırmalarına ve serinlemelerine yardımcı olur.
 Ses, havada yayılırken havayı oluşturan moleküllerin titreşmesine neden olur. Titreşen moleküller çevresindeki diğer moleküllere enerji aktarır. Ancak ses kaynağından uzaklaştıkça enerji aktarımında azalma meydana gelir.
 Bulunduğumuz odada çalışmakta olan televizyondan çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza gelir. Böylece televizyonun sesini kolayca duyabiliriz. Ancak televizyondan uzaklaştıkça sesini duymakta zorluk çekeriz. Bunun sebebi kaynaktan uzaklaştıkça sesin enerji kaybetmesidir.
 Aynı ses kaynağının ürettiği sesin farklı uzaklıklardan farklı şekilde duyulmasını sağlayan özelliğe sesin şiddeti denir.
 Kolumuz aşağıda iken kol saatimizin sesini işitemeyiz. Kol saatimizden çıkan sesler saatten çıktıktan sonra her yöne yayılarak enerjisini kaybeder. Çok az bir kısmı kulağımıza ulaşır.
 Kol saatimizi kulağımıza dayadığımızda saatten çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza ulaşır. Böylece kol saatimizin sesini işitebiliriz.
 Bir dosya kağıdını rulo yapıp bir ucunu kol saatinin üzerine, diğer ucunu kulağımıza dayarsak saatin sesini işitebiliriz. Ancak kağıt rulo çok uzun olursa saatin sesini işitemeyiz. Bunun sebebi sesin yol aldıkça enerjisini kaybetmesidir.

 Bazı hayvanlar insanların duyamadıkları sesleri duyar ve insanların çıkaramadıkları sesleri çıkarır.
 Yarasaların gözleri iyi göremez ancak kulakları çok iyi duyar. Yarasaların çıkardıkları sesler, çevredeki canlı ve cansız varlıklara çarparak geri döner. Böylece yarasalar varlıkların büyüklüklerini ve yerlerini algılar. Dolayısıyla yarasalar işitme duyulan sayesinde engellere çarpmadan uçabilir ve avlanabilir. İnsan kulağı yarasaların çıkardığı bazı sesleri duyamaz.

 Yunuslar yiyeceklerini ararken suda ses çıkarırlar. Bu sesler balık ya da balık sürüsüne çarparak geri döner. Böylece balıkların yerini öğrenen yunuslar avlanır.

 Yunuslar iyi göremez, koklama organları körelmiştir. Ancak işitme duyuları çok gelişmiştir. Yunuslar da yarasalar gibi insanların duyamayacağı bazı sesler çıkararak aralarında iletişim kurarlar.

 Kümes hayvanları, atlar ve köpekler insan kulağının duyamadığı bazı sesleri işitebilir. Örneğin; 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde olduğu gibi şiddetli depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitebilir. Hafif şiddetteki depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitemezken bu hayvanlar işitebilir.

 İnsan kulağının işitemediği titreşimlerden günlük yaşamda pek çok alanda yararlanılır. Petrol arama, yer kabuğunu inceleme, tıp, endüstri ve haberleşme bu alanlardan bazılarıdır.

 Doktorlar insan vücudunu dinlemek için stetoskop kullanarak kalp ve akciğer hastalıklarını teşhis ederler.

Titreşim ve ses oluşumu ilişkisi

Titreşen bir nesnenin başlattığı titreşimler dizisine ses denir. Sesin oluşabilmesi için titreşim hareketi gereklidir. Titreşim bir nesnenin ileri geri hareketidir. Titreşim yapan ses kaynakları havayı titreştirir. Titreşen hava yayılarak kulağımıza gelir ve bir etki oluşturur. Böylece ses işitilir.
 Konuşurken elimizi boğazımıza dokundurduğumuzda gırtlağımızda bir titreşim meydana geldiğini hissederiz. Gırtlağımızda ses telleri adı verilen iki tane kas şeridi vardır. Konuşurken gırtlağımızdaki bu ses telleri hızla titreşir ve sesi meydana getirir.
 Ses telleri ne kadar hızlı titreşirse ses o kadar yüksek çıkar. Kadınların ses telleri kısa ve ince, erkeklerin ses telleri ise uzun ve kalındır. Bu yüzden kadınların ve erkeklerin sesleri birbirinden farklıdır.
 Saz, gitar, keman, mandolin ve davul gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülebilir. Ancak flüt, kaval, ney gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülmez.
 Saz, gitar, mandolin, keman gibi müzik aletlerinde titreşen teller ses çıkarır.
 Klarnet gibi bazı üflemeli müzik aletlerinin ağız kısmında ağaçtan yapılmış ince bir parça bulunur. Müzik aletine üflendiğinde bu parça aletin içindeki havayı titreştirerek ses çıkarır.

 Flüt, kaval, ney gibi üflemeli çalgılarda, klarnette olduğu gibi ağaçtan yapılmış bir parça yoktur. Bu çalgılara üflendiğinde aletin içindeki hava titreşerek ses çıkarır.

 Davul gibi vurmalı müzik aletlerinde deri bulunmaktadır. Deriye Vurulduğunda titreşerek ses çıkarır.

 Radyonun ya da televizyonun sesini işitebiliriz. Ancak çıkardıkları ses dalgalarını göremeyiz. Bu gibi aletlerin çıkardıkları sesleri etkilerinden anlayabiliriz. Örneğin, çalmakta olan bir radyoya şişirilmiş bir lastik balon dokundurduğumuzda, balonun titreştiğini görürüz. Balonun titreşmesi sesin bir enerjiye sahip olduğunu gösterir.
 Bazı opera sanatçıları çıkardıkları sesle bir bardağı kırabilir. Bir tür balina (ispermeçet balinası) ise çıkardığı sesle avını sersemletebilir, hatta öldürebilir.
 Ses ve İşitme
 Ses kaynaklarından çıkan ses, havada yayılarak kulağımıza kadar gelir ve kulak zarını titreştirir. Kulak zarındaki titreşimler kulağın iç kısımlarına iletilir. Bu titreşimler belirli bir ileti taşır. Bu iletiler beyne ulaştığında ses işitilmiş olur.

 Bir canlının kulağının büyük olması o canlının daha iyi duyabileceği anlamına gelmez. Fillerin kulakları insanlarınkinden çok büyük olmasına rağmen, ancak insanların işitebileceği sesleri işitirler. Fillerin kulaklarının büyük olması üzerlerine konan böcekleri uzaklaştırmalarına ve serinlemelerine yardımcı olur.
 Ses, havada yayılırken havayı oluşturan moleküllerin titreşmesine neden olur. Titreşen moleküller çevresindeki diğer moleküllere enerji aktarır. Ancak ses kaynağından uzaklaştıkça enerji aktarımında azalma meydana gelir.
 Bulunduğumuz odada çalışmakta olan televizyondan çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza gelir. Böylece televizyonun sesini kolayca duyabiliriz. Ancak televizyondan uzaklaştıkça sesini duymakta zorluk çekeriz. Bunun sebebi kaynaktan uzaklaştıkça sesin enerji kaybetmesidir.
 Aynı ses kaynağının ürettiği sesin farklı uzaklıklardan farklı şekilde duyulmasını sağlayan özelliğe sesin şiddeti denir.
 Kolumuz aşağıda iken kol saatimizin sesini işitemeyiz. Kol saatimizden çıkan sesler saatten çıktıktan sonra her yöne yayılarak enerjisini kaybeder. Çok az bir kısmı kulağımıza ulaşır.
 Kol saatimizi kulağımıza dayadığımızda saatten çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza ulaşır. Böylece kol saatimizin sesini işitebiliriz.
 Bir dosya kağıdını rulo yapıp bir ucunu kol saatinin üzerine, diğer ucunu kulağımıza dayarsak saatin sesini işitebiliriz. Ancak kağıt rulo çok uzun olursa saatin sesini işitemeyiz. Bunun sebebi sesin yol aldıkça enerjisini kaybetmesidir.

 Bazı hayvanlar insanların duyamadıkları sesleri duyar ve insanların çıkaramadıkları sesleri çıkarır.
 Yarasaların gözleri iyi göremez ancak kulakları çok iyi duyar. Yarasaların çıkardıkları sesler, çevredeki canlı ve cansız varlıklara çarparak geri döner. Böylece yarasalar varlıkların büyüklüklerini ve yerlerini algılar. Dolayısıyla yarasalar işitme duyulan sayesinde engellere çarpmadan uçabilir ve avlanabilir. İnsan kulağı yarasaların çıkardığı bazı sesleri duyamaz.

 Yunuslar yiyeceklerini ararken suda ses çıkarırlar. Bu sesler balık ya da balık sürüsüne çarparak geri döner. Böylece balıkların yerini öğrenen yunuslar avlanır.

 Yunuslar iyi göremez, koklama organları körelmiştir. Ancak işitme duyuları çok gelişmiştir. Yunuslar da yarasalar gibi insanların duyamayacağı bazı sesler çıkararak aralarında iletişim kurarlar.

 Kümes hayvanları, atlar ve köpekler insan kulağının duyamadığı bazı sesleri işitebilir. Örneğin; 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde olduğu gibi şiddetli depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitebilir. Hafif şiddetteki depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitemezken bu hayvanlar işitebilir.

 İnsan kulağının işitemediği titreşimlerden günlük yaşamda pek çok alanda yararlanılır. Petrol arama, yer kabuğunu inceleme, tıp, endüstri ve haberleşme bu alanlardan bazılarıdır.

 Doktorlar insan vücudunu dinlemek için stetoskop kullanarak kalp ve akciğer hastalıklarını teşhis ederler.

Çevremizdeki farklı sesler ve ses kaynakları

http://www.komikmekan.com/resim/resim/resimler/23730ses.jpg
SES KAYNAKLARI
   Ses çıkaran her madde veya cisme ses kaynağı adı verilir. Ses kaynaklarının çıkardığı sesler birbirinden farklıdır. Bazı sesler doğaldır. Bazıları ise insanlar tarafından yapay olarak oluşturulabilmektedir.
 1.Doğal Ses Kaynakları: Kuş sesleri, deredeki suyun sesi,rüzgarın sesi, dalgaların sesi doğal seslerdir. Doğal sesleri üreten varlıklara doğal ses kaynakları denir.
 2.Yapay Ses Kaynakları: Müzik aletlerinden çıkan sesler, taşıtların çıkardığı sesler, hoparlörün, radyonun ve televizyonun çıkardığı sesler yapay seslerdir.
Yapay sesleri üreten varlıklara yapay ses kaynakları denir.

Aydınlatma ve teknolojilerinin yaşamımıza etkisi

http://img2.blogcu.com/images/n/i/k/nikimyokbenim/isik.jpg
İnsanoğlu ateşi buluncaya kadar ışık kaynağı olarak gündüz güneş, gece ise ay ışığından yararlanmıştır. Ay’ın Dünya’mızdan görünmediği gecelerde ise sonsuz bir karanlığa gömülmüşlerdir.
Ateşin bulunuşuyla çevrelerinde bulunan odunları yakarak aydınlanmaya başladılar. İlk olarak Sümerliler yağ lambası kullandılar.
1780 – 1800 yıllarında İngiltere ve Almanya’da gaz lambası kullanıldı. Bu lambalara takılan şişe ve fanuslarla parlaklık derecesi arttırıldı.
1800 – 1900 yıllarında gaz lambaları ile şehirlerde sokaklar aydınlatılmaya başlandı.
Thomas Alva Edison’un ampulü buluşuyla ilkel aydınlatma araçları geride kaldı. Bu icattan sonra aydınlanma teknolojisi hızla gelişmeye başladı.
Günümüzde dünya nüfusunun artışı, enerji kaynaklarının hızla tükenmesi insanları tasarruf yapmaya zorlamıştır. Daha az enerji tüketen floresan lambaların kullanımı yaygınlaşmıştır.